Paylaş
FELSEFE öğretmeni İbrahim Er'e, Isparta'nın Senir Beldesi'nde bazı öğrenci velilerinin takındığı insanlık dışı tutum çok üzücüdür.
Binlerce yıldan beri hoşgörü ve insan sevgisinin ‘‘Kábe’’si haline gelmiş Anadolu toprakları demek ki Senir Beldesi'nde yaşayanlar gibi bazı insanları da bağrından çıkarabiliyormuş.
Bu dramı dünkü Hürriyet'in manşetinde okumuş olmalısınız.
Yine kısaca özetleyelim.
29 yaşında felsefe öğretmenliği yapan İbrahim Er'in çocukkken geçirdiği bir ateşli hastalık sonunda gözleri görmez olmuş.
Ama İbrahim Er azmetmiş ve öğrenimini sürdürmüş, Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun olmuş.
İki yıl önce öğretmenliğe başlayan İbrahim Er, ilk görevini İsparta'nın Gelendost İlçesi'nde yapmış.
Bu yıl da Isparta'nın Keçiborlu İlçesi'ne bağlı Senir Beldesi'ne atanmış.
Ama bir ámá öğretmenin liseye atandığını duyan veliler, bazı kötü ruhluların kışkırtmasıyla İbrahim Er'e karşı kampanya başlatmışlar.
Oysa yöneticilerine göre İbrahim Er başarılı bir öğretmen.
Okula karısı getirip götürdüğü için de kimseye bir külfeti yok. Zaten seçtiği dal da öğretmenlik yapmasına engel değil.
Ama üç beş kendini bilmez öğrenci velisi, böyle akıl almaz bir hoşgörüsüzlük sergiliyor.
* * *
Üzücü, üzücü olduğu kadar da utandırıcı olayın özeti bu...
Böylesine bir davranış içinde bulunanlara ne söylenebilir?
Böylesi kötü ruhlu, hoşgörüden nasibini almamış insanlar için ne yazılabilir?
İşin acı yanı, bu kendini bilmez velilere bizim meslektaşlarımız da katkıda bulunmuşlar.
Yerel gazeteler, velilerin bu insanlık dışı tutumunu yereceklerine onların eylemlerine geniş yer vermişler.
Bu tutum, beni bir gazeteci olarak yüreğimden vurdu.
Bir hastalık sonucu gözleri görmez olan, ama yılmayıp meslek edinen bir insanın verdiği onurlu savaşı düşünün, bir de ona karşı yapılanları.
Bütün bu karamsarlık içinde bir umut ışığı var.
Isparta Valisi ile yöneticilerin İbrahim Er'e sahip çıkmaları. Onu köpekbalıklarına karşı korumaları.
Özellikle Vali Halil İbrahim Daşöz'ün, felsefe öğretmenine karşı harekete geçen veliler için söylediği iki cümle yüreğime su serpti.
Vali Bey'in Anadolu insanının engin hoşgörüsünü simgeleyen sözleri şöyle:
‘‘İbrahim Er'e yapılanlar bir insanlık ayıbıdır... O belki görme özürlü ama onunla uğraşanlar ondan daha kör.’’
* * *
Isparta Valisi Daşöz'ün bu soylu sözleri bana yıllar önce bir kitapta okuduğum öyküyü anımsattı.
İzin verirseniz, yüzyıllar önce Fransa'da yaşanmış bu öyküyü size de anlatmak istiyorum.
Bir Fransız köylüsü, bütün gün güneş altında tarlada çalıştıktan sonra yorgun argın evine dönüyormuş.
Bakmış çok uzakta bir ışık.
Yaklaşınca bunun, elinde fener yaşlı bir adam olduğunu görmüş. Adamın yanından geçerken elindeki bastondan gözlerinin görmediğini anlamış.
Gözleri görmeyen bu yaşlı adamın elinde koca bir fener taşımasına anlam verememiş.
Meraktan hemen arabasını durdurmuş ve aşağı atlayarak adamın yanına gitmiş.
‘‘İhtiyar adam, bu karanlıkta nereye gidersin?’’ diye sormuş.
Beyaz sakallı iki büklüm adam, ‘‘Senin gibi ben de köyüme giderim’’ yanıtını vermiş.
Köylü dayanamayıp esas merak ettiği konuyu sormuş:
‘‘İhtiyar adam, kusura bakma ama bir şeyi merak ettim. Gözlerin görmediği halde bu koca feneri niye taşıyorsun?’’
İhtiyar bilge şu yanıtı vermiş:
‘‘Senin gibi körlerin beni görmesi için...’’
Bu küçük ama anlamlı öyküyü, Senir Beldesi'ndeki o velilere armağan ediyorum.
Paylaş