Paylaş
Geçen yıl bu zamanlardı. Suriye'den çıkmak zorunda kalan Abdullah Öcalan'a İtalya'nın kucak açması, Türk toplumunda şiddetli bir öfke fırtınası yaratmıştı.
En soğukkanlı olanlarımız bile, kanlı teröristin İtalyan hükümeti tarafından baştacı edilmesine ve saygın bir konuk olarak ağırlanmasına isyan ediyordu.
Halk, her gün sokaklara dökülüyor ve sevgiyle büyütüp yetiştirdiği evlatlarını şehit eden bu katile sahip çıkan İtalya'ya öfke kusuyordu.
İtalyan malları parçalanıyor, bayrakları yakılıyordu.
Bu ülkenin mallarına karşı başlatılan boykot hızla yayılıyordu.
Türkiye ile İtalya arasındaki tüm ilişkiler tam anlamıyla felç olmuştu.
Ama bütün bu vahim gelişmeler, İtalyan hükümetinin başındaki adamı hiç etkilemiyor, o bildiğini okumaya devam ediyordu.
Sonunda İtalya hiç istememesine rağmen, aklı başında ülkelerin de uyarısıyla teröristbaşını daha fazla barındıramadı ve ülkesinden çıkarmak zorunda kaldı.
Ama olan olmuş, iki ülke arasındaki dostluk duyguları paramparça edilmişti.
Sığ görüşlü bir politikacı, koca bir ülkenin dostluğunu kısır ideolojik inancına feda etmişti.
* * *
İtalya'nın himayesini kaldırmasından sonra uluslararası terörist hiçbir ülke tarafından kabul edilmedi.
Sonunda yakayı ele verip Türkiye getirildi ve deliğe tıkıldı.
Günler ilerledikçe öyle gelişmeler oldu ki İtalya işlediği hataların faturalarını ödemeye başladı.
Çünkü, Türkiye gibi büyük bir ülkeyle olan ticaretinde yaşanan düşüş Roma'yı sarsmaya başladı.
Çaresiz kalan İtalya, Türkiye'ye karşı yaptığı yanlışlığı ve haksızlığı gidermek için harekete geçti.
İtalyan Dış Ticaret Bakanı, bozulan ilişkileri düzeltmek, eski düzeyine çıkarmak için kalabalık bir heyetle Türkiye'ye geldi.
İtalyan bakan, yaptığı her konuşmada geçen yıl uyguladıkları politikanın yanlış olduğunu ve bunun zararlarını fazlasıyla gördüklerini itiraf etti:
‘‘Gelin olanları unutalım. İlişkilerimizi düzeltelim ve daha da geliştirelim.’’
Bu ziyaret bir tür özür dilemedir.
Türk toplumu, öfkesini yenmesini bilecek kadar bilgedir.
Bu sınırsız hoşgörülü olma meziyeti, ona atalarından kalan belki de en büyük mirastır.
Türk toplumunun geleneğinde kin tutmak da yoktur.
Ama Türk toplumu, İtalyanlar'ın tahmin edemeyeceği kadar onurludur.
Yapılan yanlışı unutmaz.
* * *
Türk gazetelerine verilen tam sayfa ilanlar, İtalyan hükümetinin Türk toplumuna yaptığı saygısızlığı kesinlikle affettiremez.
Çünkü Türk halkı biliyor ki, İtalya'yı bu noktaya getiren, Türk pazarının giderek büyümesi, savunma sanayii ihalelerinin göz kamaştırıcı rakamlara ulaşmasıdır.
Hiç kuşkusuz Türkiye, soruna mantığıyla yaklaşacak ve İtalya ile ilişkilerin düzeltilmesi için kapıyı ardına kadar açacaktır.
O tatsız günlerde ‘‘Bir gün bu yaptıklarından pişmanlık duyacaklarını’’ anımsatan Türkiye'ye, ‘‘Siz bizim umurumuzda değilsiniz’’ diyen İtalya'ın bu olaylardan alacağı çok ders olmalı.
Churchill'in şu ünlü sözünü anımsamakta yarar var:
‘‘Dünü bugünle kavga ettirirseniz yarına hizmet edemezsiniz.’’
Türkiye bu akıllılığı bugün göstermektedir.
Ama İtalya da yarına hizmet etmek istiyorsa Türkiye'ye karşı yaptığı yanlışı hiç unutmamalıdır.
Dostluk ancak, ülkelerin birbirlerine uyguladıkları dürüst ve saygılı politikalarla yaşar.
Paylaş