Paylaş
1950 seçimlerinde halkın oylarıyla iktidarı yitiren İsmet Paşa, Demokrat Parti'ye karşı 10 yıl süreyle çok etkili bir muhalefet sergilemişti.
27 Mayıs İhtilali'nden sonra cezaevini boylayan Demokrat Parti yöneticileri her fırsatta ‘‘Allah hiçbir iktidara İsmet Paşa'nın muhalefeti gibi bir muhalefet göstermesin’’ derlerdi.
Paşa, az konuşur ama konuştuğu zaman her sözcüğü iktidarı sallardı.
Bir gün Meclis'te gericiliğe ödün veren bir yasa tasarısı görüşülürken İsmet Paşa kürsüye çıkıp sert eleştirilerde bulunur.
DP milletvekilleri bağırıp çağırmaya, Paşa'ya küfürler savurmaya başlarlar.
İsmet Paşa sesini yükselterek şöyle der:
‘‘Sizler aydınlıktan korkuyorsunuz.’’
O anda bu sözleri kavrayamayan iktidar milletvekilleri şaşırıp kalırlar ve suspus olurlar.
Paşa başka bir şey söylemez ve kürsüden iner.
27 Mayıs öncesi sancılı günlerden birinde Paşa yine Meclis kürsüsünden iktidarı uyaran bir konuşma yapar.
DP milletvekilleri yine bağırıp çağırmaya, Paşa'ya hakaretler yağdırmaya başlarlar.
Paşa konuşmasına ara verir ve onları izler. Paşa'nın kendilerini seyrettiğini fark eden milletvekilleri bir an susarlar.
Paşa o zaman şu tarihi sözleri söyler:
‘‘Sizi tarih kürsüsünden seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz.’’
* * *
Paşa, bu tip tarihi sözlerini öyle olur olmaz yerde ve zamanda söylemezdi.
Konuşacağı zamanı çok iyi ayarlardı.
Örneğin Adalet Partisi iktidarı sırasında o dönemin zehir hafiyesi İçişleri Bakanı Faruk Sükan Meclis'e gece yarısı baskını düzenletir ve odaları aratır.
Ertesi gün ülkede kıyamet kopar.
Herkes İsmet Paşa ne diyecek diye merakla bekler. Meclis'e geldiğinde gazeteci ordusu çevresini sarar ve olayı nasıl değerlendirdiğini sorar.
Paşa'nın yanıtı çok kısa ama zehir gibi olur:
‘‘Eşkıyanın gece yarısı ne yapacağı belli olmaz.’’
Azınlık hükümetiyle başlayan, seçimden sonra da DSP-MHP-ANAP hükümetiyle devam eden Ecevit'in başbakanlığını değerlendirirken İsmet Paşa'yı anımsıyorum.
Ecevit başbakanlığı sürecinde İnönü okulundan yetişmiş bir politikacının bütün hünerlerini sergiliyor.
Biliyorum, bugün Ecevit'e kızanlar var. Başta CHP'liler, birçok kesim Ecevit'in sola ihanet ettiğini düşünüyor.
Bütün bunlar doğru olabilir ama bir yıldan fazla bir süredir ülkenin yazgısını elinde tutan bir politikacının doğrularını ortadan kaldırmaz.
* * *
Ecevit azınlık hükümetinin başbakanı olduktan sonra ivmesi sürekli yükseldi.
Apo'nun Suriye'den çıkarılıp Türkiye'ye getirilme sürecinde sıfır hata yaptı.
Teröristin yakalanması ile ilgili açıklaması ucuz hamasetten uzak, tarihi bir içerik taşıyordu.
Merve Kavakçı olayında Meclis'te yaptığı ve sorunu çözmesini sağlayan dört cümlelik açıklaması İsmet Paşa'nın üslubundan izler taşıyordu.
Teröristbaşının infazı konusunda evrensel hukuk sürecinin tamamlanmasının beklemesi için sergilediği devlet adamlığı tavrı Yılmaz ve Bahçeli'yi de etkiledi.
Karar alındıktan sonra yapılan açıklamada İnönü okulunun bütün inceliklerini kullanan bir politika bilgesinin ustalığı vardı.
Önceki gün yaptığı açıklamalar da öyle.
HADEP'e ‘‘Türkiye'nin partisi ol’’, Apo'ya ‘‘Sadece barışa katkı için konuş’’, terörü destekleyenlere de ‘‘Ayaklarınızı denk alın’’ uyarılarını yaparken kullandığı üslup, yumuşak ama caydırıcı bir kararlılık içeriyordu.
Evet İsmet Paşa'nın okulundan yetişmek her politikacıya nasip olmayacak kadar büyük bir şanstır.
Ecevit bu şansın nimetlerini ustalıkla sergiliyor.
Bu Türkiye için de büyük bir şanstır.
Paylaş