Paylaş
ÖNCE felaket tellalığı yaparak ‘‘Türkiye battı’’ diye avaz avaz bağırmayı bırakalım, sonra da ağlamayı...
Evet zor durumdayız ama ne battık, ne de mahvolduk.
Biz, zengin potansiyeli olan koca bir ülkeyiz.
Genç, dinamik bir nüfusumuz var.
Ama birbirini yemekten yönetilemeyen bir ülke haline geldik.
Aklımızı başımıza toplarsak, herkes ona buna akıl öğreteceğine kendi işini yapar, üzerine düşen yurttaşlık sorumluluğunu yerine getirirse kolaylıkla düzlüğe çıkarız.
Bunu yapabilmek için onun bunun kuru gürültüden öteye geçmeyen göstermelik desteklerine de ihtiyacımız yok.
Biz bu ülkede ne zor günler gördük, yaşadık.
Örneğin devletin 70 sente muhtaç olduğunu...
Yakıtsızlıktan kaloriferler yakılamadığı için başbakanın makamında paltoyla oturup çalışmak zorunda kaldığını...
İnsanların, benzin, tüp gaz, yağ, sigara, ampul için saatlerce kuyruklarda beklediğini...
Elektriklerin yarım gün yanıp, yarım gün yanmadığını...
Silah ve turizm ambargolarını...
1 milyon dolar kredi açmamak için nasıl bin dereden su getirildiğini...
Uzatmayalım, daha neler gördük, neler...
* * *
Onun için ısrar ediyorum, ülkemizin kurtuluşunun anahtarı bizde.
Beynimizde, yüreğimizde...
Karamsarlık, ‘‘Bittik, battık, mahvolduk’’ feryatları bizim gibi badireler atlatmış bir topluma yakışmıyor.
Kimse yüreğine en küçük bir kuşku düşürmesin. Türkiye bu zor günleri aşar...
Yeter ki herkes işine gücüne baksın, sorumlu bir yurttaş gibi hareket etsin, çaba göstersin.
İşte bu nedenle yazının başlığını ‘‘Hülya Avşar’’ı kutluyorum diye koydum.
Çünkü Hülya Avşar çalışkan. İşini çok iyi yapıyor.
Bütün yeteneklerini son damlasına kadar kullanarak sürekli üretiyor...
Bunun karşılığında da doğal olarak büyük para kazanıyor.
Sanatçılar arasında en yüksek vergiyi (850 milyar lira) o ödüyor. Hatta bir sürü işadamını bile geride bırakıyor.
Avşar bu tutumuyla sorumlu yurttaşlığın en güzel örneğini veriyor.
* * *
Ben Hülya Avşar'ı hiç tanımam. Hiçbir filmini, televizyondaki hiçbir şovunu sonuna kadar izlemedim.
Kendisini bir iki kez sahne aldığı düğünlerde yarım yamalak seyrettim.
Ama mesleğim gereği onun ne yaptığını adım adım izliyorum. Yeteneklerinin güzelliğini birkaç kez katladığına inanıyorum.
Ama benim için onun en değerli yanı, vergisini ödeyen sorumlu bir yurttaş olması.
Tabii vergisini veren herkese aynı saygıyı duyduğumu burada özellikle belirtmek istiyorum.
Büyük işadamına da, küçük sanayici ve tüccara da, serbest meslek sahibine de...
Hele hele küçük maaşlarıyla aybaşını getirmek için çırpınan bordroluya...
Yani memura, işçiye, dula, yetime...
Onlara çok daha büyük saygı duyuyorum.
Ama Hülya Avşar'ın davranışını aşırı bir şekilde önemsememin nedeni var kuşkusuz.
Onun gibi toplumda idol olmuş insanların sorumlu vatandaşlığın en güzel örneklerini vermesi çok önemli.
Türkiye'yi bugünkü çıkmazdan boş boş konuşan, sadece çıkarını düşünen, çalan çırpan, devleti soyan değil, bu ülkenin insanı olmanın yükümlülüğünü yüreğinde duyan insanlar çıkaracaktır.
Hiç kuşkunuz olmasın, iyiler kötüleri, namuslular namussuzları, sorumlular sorumsuzları, üretenler, yaratanlar köşe dönmecileri bu sefer de yenecektir.
Paylaş