Paylaş
FATİH Terim maçtan sonra ‘‘Keşke iki kişi ölmeseydi de bu maçı kaybetseydik’’ diyerek Türk milletinin duygularını açıkladı.
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü de maçtan önce televizyonlara yaptığı açıklamada olaydan büyük üzüntü duyduğunu defalarca belirtti.
Olayı önleyemediği için sert eleştirilere hedef olan Türk polisi ise katilleri kısa zamanda yakaladı ve adalete teslim etti.
İstanbul'da insanlar gruplar halinde cinayeti kınamak için Taksim'e, Leeds'te yaşayan Türkler de Elland Road Stadı'na çiçek koydu.
Daha başka ne yapabilirdi Türkiye ve Türk toplumu?
Denilecek ki keşke Başbakan da çıkıp üzüntülerini açıklasaydı.
Keşke...
Ecevit televizyonlara çıkıp kendisinin ve Türk halkının üzüntüsünü dünyaya duyursaydı ve ölenlerin ailelerine başsağlığı dileseydi.
Onun dışında yapılabilecek her şey yapıldı.
Ama bütün bunlar sorumsuz İngiliz basınını tatmin etmedi.
Daha doğrusu İngiliz basını, meslek ahlakını bir kenara bırakarak bu gerçeklere gözlerini kapadı ve Türkiye'yi, Türkleri suçlamaya devam etti.
Israrla iki ülke insanları arasına kin ve düşmanlık duvarları ördü.
Leeds takımının başkanı Peter Risdale de basından aşağı kalmadı.
Olayları yatıştıracağına, ruhunun bütün kötülüklerini sergiledi ve takımının kazanması için bu cinayeti kullandı.
Tıpkı İngiliz basını gibi... Hiçbir sorumluluk duymadan spor ahlakını çiğnedi.
* * *
UEFA'nın bugüne kadar sergilediği tutum ise ne yazık ki sorunu çözücü olmadı.
Tarafsız olması gereken bu uluslararası kuruluş, İngilizlere hak verir bir tutum içinde göründü.
Öyle ki İngiliz basını, UEFA'nın kararı açıklanmadan günler önce Türk taraftarlara yasak konacağını ilan etti.
Sorumsuz İngiliz gazetelerine bu cesareti ve cüreti ne yazık ki UEFA'nın tutumu verdi.
UEFA bugün çok önemli bir karar verecek. Türk toplumu bu kararın adil olmasını istiyor.
Bu kuruluşun Juventus olayında gösterdiği duyarlılığı bu olayda da göstermesini beklemek Türk toplumunun hakkıdır.
Ya Türk taraftarlara stada girme ve güvenlik içinde takımlarını özgürce destekleme hakkı sağlanır, ya da maç tarafsız bir sahaya alınır.
Verilecek dürüst karar ancak bu doğrultuda olur.
Galatasaray'ın UEFA'nın kararlarına uyacağını açıklaması ise Leeds'in takındığı tutumun tam tersine, uygar ve yürekli bir karardır.
* * *
Geçmişte kalan ama millet olarak acısını bir türlü içimizden atamadığımız bir gerçeği İngiliz basınına anımsatalım.
Türk diplomatları Ermeni teröristler tarafından Avrupa başkentlerinde kurşunlanırken ve katillerin bir teki bile yakalanmazken ne yaptı İngiliz gazeteleri?
Gözlerinin önünde işlenen insanlık dışı cinayetleri bir kez olsun kınadı mı?
Ne gezer... Yıllar yılı kılını bile kıpırdatmadı.
Ama bu cinayette Türk polisi, katilleri anında yakalayarak adalete teslim etti.
Şimdi onlar cezaevinde yargılanmayı bekliyorlar.
Hak ettikleri cezayı da yiyecekler.
Türk halkı, UEFA'nın İngiltere'nin etkisinde kalmadan adil bir karar vermesini bekliyor.
Ama ters bir karar çıkarsa Galatasaray'a daha büyük bir görev düşüyor.
Onlar, yapılan haksızlığın yanıtını koşullar ne kadar zor olursa olsun sahada verecekler.
Buna 65 milyon gibi bütün kalbimle inanıyorum.
Paylaş