Paylaş
BAŞBAKAN Ecevit ile Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Avrupa Birliği Zirvesi'nde geleneksel aile fotoğrafına girdikleri sırada Genelkurmay'ın açıklaması Nice'e ulaştı.
Açıklama AB ile düzelen gelişmelere ters bir hava içeriyordu.
Bu nedenle de zirvede tereddüt uyandırdı ve akıllara şu soruyu getirdi:
‘‘Acaba Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine karşı mı?’’
Böyle bir açıklamadan haberi olmayan Başbakan ile Dışişleri Bakanı'nın düştüğü durumu düşünebiliyor musunuz?
Her ikisi de kendilerine yöneltilen sorulara karşı net yanıtlar veremediler.
Konuyu, ‘‘Açıklamayı görmedik, bu nedenle bir yorum yapamayacağız’’ demekle geçiştirdiler.
Başbakan ve Dışişleri Bakanı zirvede zor anlar yaşadılar.
Peki Genelkurmay bunu neden yaptı?
Neden böyle bir zamanlama seçti?
Komutanların hesap kitap yapmadan söz konusu açıklamayı medyaya ulaştırmaları düşünülemez.
Çünkü askerler en ufak adımlarını bile atarken kılı kırk yararlar.
Kolay kolay da stratejik hata yapmazlar.
Ben çok sayıda insanın düşündüğü gibi askerlerin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine karşı olduğuna inanmıyorum.
Türk ordusunun en küçük rütbelisinden en üst komutanına kadar Atatürk'ün gösterdiği hedeflere gönülden bağlı olduğuna adım gibi eminim.
Hepimizin bildiği gibi Batı uygarlığıyla bütünleşmek Atatürk'ün en büyük idealiydi.
* * *
İsmail Cem'in haberi olmadığına göre Genelkurmay'ın bu açıklamayı Dışişleri ile koordineli yapmadığı kesin.
Silahlı Kuvvetler, bu açıklama ile Avrupa ülkelerine üyelik koşulları içinde Türkiye'nin kabul edemeyeceği bazı unsurlar olduğu mesajını vermek istemiş olabilir.
Uzun yıllar dünyanın en kanlı terör örgütü ile savaşan ve onu alt eden Silahlı Kuvvetler haklı olarak bu konuda son derece duyarlıdır.
Bunu herkesin anlayışla karşılaması gerekir.
PKK terörünün tamamen sona ermediği, kanlı terör örgütünün gücünü büyük oranda yitirmesine rağmen halen pusuda beklediği de biliniyor.
Terör örgütünün silah zoruyla ulaşamadığı hedeflerini Avrupa Birliği tarafından adaylık için ileri sürülen koşullarla elde etme hayali içinde olduğu da bir gerçek.
Genelkurmay, Türkiye'nin buna izin veremeyeceğini kesin bir dille vurgulamak için böyle bir zamanlamayı bilinçli olarak seçmiş olabilir.
Bir başka olasılık da Türkiye'nin Avrupa Savunma ve Güvenlik Kimliği'nin karar mekanizmaları içinde yer alabilmesi için bir taktik çıkıştır.
Ama böyle olsaydı hükümet ve Dışişleri bunu bilirdi.
Anlaşıldığı kadarıyla böyle bir durum yok.
* * *
O zaman geriye şu olasılık kalıyor:
‘‘Askeri otoritenin, sivil otoritenin emrinde olmadığı mesajını Avrupa Birliği ülkelerine vermek.’’
Eğer amaç buysa bu, sivil demokrasiye geçmek için çaba harcayan Türkiye açısından düşündürücü ve rahatsız edici bir durumdur.
Çünkü Avrupa, Türkiye'deki demokrasinin zaten askeri vesayet altında olduğu kanısındadır.
Bu açıklama bunu doğrular niteliktedir.
Nice Zirvesi sürerken meydana gelen bu gelişme, Avrupa Birliği ile ilişkilerde Türkiye açısından kafalarda kuşkular yaratır.
Oysa bu zor süreç sivil asker herkese zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı görevler yüklüyor.
Türkiye Atatürk'ün Batı ile bütünleşme idealine ulaşmak için büyük çaba harcarken bu açıklama hem içerik, hem de zamanlama açısından yanlış olmuştur.
Paylaş