Paylaş
MECLİS Başkanlığı seçiminde sergilediği tutum nedeniyle MHP'lilerin Ecevit'e duydukları hayranlık sanırım katbekat artmış olmalı.
Dile kolay, MHP'li Ömer İzgi, Başbakan'ın sayesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci adamı oldu.
İzgi bugün sadece Meclis Başkanı değil, aynı zamanda Cumhurbaşkanı'nın da vekili.
Ecevit'in ‘‘koalisyon adabı’’na bağladığı bu tutumu hiç kuşkusuz pek çok vatandaş da garip karşıladı.
Bu yüzden de epey insan bir MHP'liyi Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı Vekili seçtirdiği için Ecevit'e kızıyor olmalı.
Ecevit'in bu davranışı bana 1980 öncesinin o karmaşık günlerinde yaşanan bir olayı anımsattı.
1977... Süleyman Demirel'in MSP ve MHP ile beraber sola karşı kurduğu Birinci Mİlliyetçi Cephe Hükümeti iktidarda.
Sağ-sol çatışmalarının doruğa ulaştığı, eline silah verilen militanların yalnız birbirlerini değil, masum insanları da sokak ortasında kurşunladığı dönem...
Çok sayıda aydının pusuya düşürülerek alçakça katledildiği günler...
Vahim durum bununla da kalmıyor, Anadolu'nun çeşitli illerinde kitlesel çatışmalar sonucunda toplu katliamlar yaşanıyor.
Ülke bir iç savaşın eşiğine gelmiş.
Herkes dehşet verici cinayetleri korku ve endişe içinde izliyor.
* * *
İşte böyle bir karamsarlık içinde hükümetin ortağı MHP'nin Genel Başkanı Alparslan Türkeş çok güvendiği bir yakınını, Gün Sazak'ı Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay'a gönderiyor.
Sazak, Dalokay'a Ecevit'e iletilmek üzere Türkeş'in bir mesajını götürüyor.
Türkeş mesajında, Ecevit'in kuracağı bir hükümete katılmayı, isterse dışardan desteklemeyi hiçbir koşul ileri sürmeden öneriyor.
Dalokay, Sazak'a bu mesajı Ecevit'e ileteceğini söylüyor ve ilk fırsatta da bunu yapıyor.
Ecevit bu sözleri hiç duymamış olmayı tercih ettiğini söylüyor ve Dalokay'ı böyle bir öneriyi getirdiği için bir güzel haşlıyor.
Rahmetli Dalokay daha sonra bir gazete röportajında Ecevit'in tepkisini şöyle anlatıyor:
‘‘Öneriyi söyleyince Ecevit öyle bir tepki gösterdi ki bir dayak yemediğim kaldı.’’
Durumu Sazak aracılığıyla Türkeş'e iletiyor ve bu girişim sonuçsuz kalıyor.
Sonrası... Sokak çatışmaları, cinayetler giderek tırmanıyor ve 12 Eylül gelip herkesin tepesine yumruk gibi iniyor.
* * *
O günlerde, hepimiz Ecevit'in yaptığını onaylamıştık.
CHP ile MHP'nin bir hükümet çatısı altında ortaklık yapmasını düşünememiştik bile.
Oysa Dalokay bu olayı hiçbirimizin düşünmediği bir açıdan değerlendirmişti.
Yine bir gazete röportajında şöyle demişti:
‘‘Eğer düşmanınızı yok edemiyorsanız onu yanınıza almak en akıllıca davranış olur. Onu size zarar vermeyecek hale getirmenin tek yolu budur.’’
Aslında bu anıyı ben Ecevit'in MHP ile koalisyon kurup kurmamak için Kıbrıs'ta üç gün düşünceye yattığı zaman da anımsamıştım.
Dalokay'ı, 1977 yılında getirdiği öneri yüzünden bir dövmediği kalan Ecevit'in bugün MHP ile olan muhabbeti Rahşan Hanım'ı bile kıskandıracak derinlikte.
Bugün Ecevit'e kızanlar, onun davranışını içine sindiremeyenler var ama bunu pek çoğumuz da doğal karşılıyor.
Hiç kuşkusuz yıllar insanları da, Türkiye'yi de değiştiriyor.
Ama...
Bakalım Ecevit'in uyduğu ‘‘koalisyon adabı’’na demokratikleşme konusunda MHP ne kadar uyacak?
Paylaş