Paylaş
BİR hükümet düşünün ki halkın eğilimini hiçe sayıyor ve af çıkarmakta ısrar ediyor.
Ecevit inatçı bir kişiliğe sahiptir ama doğrusu bu kadar da kamuoyunun duygularının tersine bir davranış sergilemesi insanı şaşırtıyor.
Bu gereksiz inat zaten sorunlarla boğuşan ülkemizde toplum vicdanını yaralayarak huzurun bozulmasına neden oluyor.
Rahşan Ecevit'in sonuçlarını tahmin edemeyerek ülkenin ortasına attığı bombayı Bülent Bey'in yılların deneyimiyle zararsız hale getirmesi gerekirdi.
Ama nedense o Rahşan Hanım'ı destekledi ve ondan daha fazla affın çıkması için ısrarcı oldu.
1974 yılında da benzer olayları yaşadık.
Milli Selamet Partisi'yle koalisyon kuran Ecevit daha ilk günden af diye tutturdu.
O zaman ülke 12 Mart depreminin ruhsal çöküntüsünü henüz üzerinden atamamıştı.
Binlerce suçsuz insan cezaevlerinde yatıyordu.
Gerçekten de toplumsal barışı sağlamak için genel bir af gerekiyordu.
Yani o günün koşulları içinde affın savunulacak bir yanı vardı.
Sonunda uzun pazarlıklardan sonra af yasası çıkarıldı ama az daha koalisyon dağılıyordu.
Sonuçta Anayasa Mahkemesi yasanın bazı maddelerini iptal etti.
Bunun üzerine af kapsamına alınmayan silahlı eylemlere karışanlar da cezaevinden çıktı.
Ecevit yıllarca ‘‘Teröristleri affetti’’ diye siyasi rakipleri tarafından suçlandı.
* * *
Bu kez de aynı gelişmeler yaşanabilir.
Eğer bu yasa aynen kabul edilirse Çankaya'nın onaylamaktan başka bir seçeneği yok.
Yasa Anayasa Mahkemesi'ne götürülür ve bazı maddeler iptal edilirse kapsam dışı bırakılan terör suçlularının da affı gerçekleşecek.
26 yıl sonra Ecevit yine teröristleri affeden lider konumuna gelecek.
Eğer 1974'te olduğu gibi bu sonuç doğarsa bu işi kimse temizleyemez.
Nereden bakarsanız bakın tehlikeli bir durum.
Özal yeni infaz yasasını bir daha affa gerek duyulmaması için çıkarmıştı.
Ama Rahşan Hanım ‘‘Kader kurbanları affedilmeli’’ diye tutturunca bugünkü çözümsüz noktaya geldik.
Halk af istemiyor. Halk burnundan soluyor.
Bu hükümet hiç mi toplumun nabzını tutmuyor? Liderler kimseyle konuşmuyorlar mı?
Halkın duygularını onlara ileten aklı başında birileri yok mu?
Cezaevindeki insanlar açısından bakarsanız onlar da burnundan soluyor.
Yüreklerine umut ateşi düşürülmüş bir sürü mahkûm bavulunu hazırlamış, demir kapıların açılacağı günü özlemle bekliyor.
* * *
Doğrusu Cumhurbaşkanı politikadan gelen bir insan olmamasına rağmen hakkın eğilimini yılların politikacılarından daha iyi saptadı.
Ve bastı vetoyu.
Şimdi gereksiz bir inatla aynı yasa yeniden pişirilip Sezer'in önüne konacak.
Hem de Cumhurbaşkanı'nın iade gerekçeleri aynen korunarak.
Ülkenin bu zor günlerinde her şey bir kenara bırakılarak afla uğraşmanın mantığını anlamak kolay değil.
Ekonomik durum hálá sallantıda.
İşadamları hükümeti hem de bakanların gözlerinin içine baka baka yerden yere vuruyor.
Polis dahil toplumun her kesimindeki büyük memnuniyetsizlik sokaklara taşıyor.
Cezaevlerindeki açlık grevileri ürpertici noktaya doğru hızla ilerliyor.
Kondurmuyoruz ama bal gibi Avrupa'dan da dışlandık.
Uluslararası arenalarda yalnızlığa doğru hızla sürükleniyoruz vs... vs...
Bu kadar sorun dururken hükümet ‘‘Af da af’’ diyor, başka bir şey demiyor.
Paylaş