Paylaş
General De Gaulle'ün en güçlü dönemleri... Yıl 1966... Lise öğrencisiyim. Aynı yaşlarda bir Fransız genciyle konuşurken birdenbire sormuştum:
‘‘De Gaulle'ü nasıl buluyorsun?’’
Yanıtı kısa ama ilginç olmuştu.
Doğrusu koca De Gaulle'ü bir cümlede özetleyiveren birikim dolu şu yanıt beni çok şaşırtmıştı:
‘‘Dışarda çok iyi ama içerde hiçbir şey yapmıyor.’’
Türkçe okunuşuyla Fransızcasını yazmam gerek çünkü kafiyeli. Şöyle:
‘‘An dehor il e tre biyen, me an lö dödan il fe riyen.’’
Gerçekten de o yıllarda Fransız halkı De Gaulle'ün dış politikasını büyük bir coşkuyla destekliyordu.
Ama içerde uyguladığı politikalardan hiç de hoşnut değildi.
Fransızlar için ulusal kahraman olan De Gaulle'ün dış dünyadaki saygınlığı çok önemliydi.
Ama iş kendilerini yönetmeye gelince orada tavırları değişiyor ve bu ulusal kahramanı kıyasıya eleştiriyorlardı.
Yani dış politikada gösterdiği başarı içerde De Gaulle'ü kurtarmaya yetmiyordu.
Aynı yazgı yıllar sonra Gorbaçov'un da alnına yazılmıştı.
O da dışarda çok saygındı ama Rus halkı ondan nefret ediyordu.
Türkiye'ye geldiğinde gazetecilerle yaptığı söyleşide şöyle demişti:
‘‘Dışardaki popülaritem içerde de olsa bütün seçimleri kazanırım.’’
* * *
Demirel'in cumhurbaşkanlığının uzatılması ya da ikinci kez seçilebilmesi için yapılan girişimler ve tartışmalar yoğunlaştıkca bu iki anı aklıma geldi.
Ama Demirel'in gerek De Gaulle'e, gerekse Gorbaçov'a nazaran çok daha şanslı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü 7 yıldır Çankaya'da görev yapan Demirel'den halk hem içerde, hem de dışarda memnun.
Cumhurbaşkanı ilerlemiş yaşına rağmen birçoğumuza parmak ısırtacak bir performans sergiliyor.
İçerde ve dışarda Türkiye'nin yararına olacak her etkinliğe katılıyor.
Ülkeden ülkeye uçarak ilişkileri en üst düzeye taşıyor ve sorunların hızlı bir şekilde çözülmesine katkıda bulunuyor.
Yurtiçinde sivil toplum örgütlerinin sürdürdüğü çalışmalara destek oluyor, eğitim için halkın yaptığı katkıları yüreklendiriyor.
İç politikada dengeleri büyük bir ustalıkla korumayı başarıyor.
Özetlersek Demirel oturan, etliye sütlüye karışmayan bir cumhurbaşkanlığı yapmıyor.
Tersine sorumluluk alan, çıkan krizlerin çözümlenmesi için devreye giren bir davranış içinde oluyor.
Halkta Demirel'in koltuğunun hakkını verdiğine dair yaygın bir kanı var.
* * *
Başbakan Ecevit yıllarca Demirel ile siyasi bir rekabet içinde oldu.
İki politikacı birbirleriyle büyük kavgalar ettiler.
Ama bugün ülkenin yazgısını ellerinde tutuyorlar.
İkisi de geçmişte olanları unutarak uyum içinde Türkiye'nin kalkınması, Avrupa ile bütünleşmesi için çaba harcıyorlar.
Bu noktada Ecevit, Demirel'in cumhurbaşkanlığının sürmesinin ülke yararına olacağını açık yüreklilikle söylüyor ve bunun için öteki liderler nezdinde girişimlerde bulunuyor.
Ecevit, Demirel'in deneyimlerinin Türkiye için en fazla gerekli olduğu dönemde görev süresinin devamında yarar görüyor.
Demirel'in dış saygınlığı için ‘‘Kendisi bölgenin manevi lideri konumundadır. Görevde kalması Türkiye'nin çıkarınadır’’ diyor.
Bu değerlendirmeyi bütün siyasi hesaplarını bir kenara iterek yapıyor.
Yaşamını politikaya adamış bu deneyimli insan Demirel için inançla ısrar ediyor.
Bunu herkesin düşünmesi gerekir.
Paylaş