Paylaş
Başbakan, nazik, kibar, iyi yürekli ve en önemlisi de aşırı duygulu ve iyimser bir insandır.
Bu nedenle çabuk ve kolay inanır.
Geçmişte de birçok modele inanıp umut bağladı.
Örneğin Tito'nun Yugoslavya'da uyguladığı ‘‘Özyönetim’’e...
Sosyal devlet anlayışının ağırlıklı olduğu ‘‘İskandinav Modeli’’ne...
Köyleri birer üretim merkezi haline getirecek olan ‘‘Köykent Projesi’’ne...
Üretici ile tüketici arasındaki ‘‘aracılar’’ı ortadan kaldırmayı hedefleyen hem tarladaki malın gerçek değerine satılmasını sağlayacak, hem de pahalılığı önleyecek olan ‘‘kooperatifçilik’’e...
Ama iktidara geldiği zaman hiçbirini yaşama geçiremedi.
Hatta 1978-79'da kuyrukların uzadığı yıllarda ithal edilen yağlar ille de kooperatifler eliyle dağıtılacak diye piyasaya bir türlü verilemedi.
İşte 1979 ara seçimlerinde Ecevit efsanesini yerle bir eden o yağ kuyruklarıydı.
* * *
Ecevit'in ne kadar kolay inandığını, hayalciliğe varan iyimserliğini vurgulayabilmek için iki olay anlatmak istiyorum.
1977 seçimlerinin yapıldığı gece sandıklar kapanmış ilk sonuçlar gazeteye (o zaman Milliyet'te çalışıyordum) gelmeye başlamıştı.
Rakamlar Karaoğlan'ın CHP'sinin bir oy patlaması yaptığını gösteriyordu.
O gece seçim sonuçlarını değerlendirmede uzman olan CHP milletvekili adayı Tarhan Erdem Abdi İpekçi'nin ricasıyla yardımcı olmak için gazeteye gelmişti.
Sonuçların tümü Tarhan Bey'de toplanıyor, o da bazı hesaplar yapıyor ve o andaki tabloyu çıkarıp önümüze koyuyordu.
Tarhan Bey'e göre CHP 226 milletvekiline ulaşamıyor ve tek başına iktidar olamıyordu.
Çıkartılacak milletvekili sayısı en fazla 215'i buluyordu.
Oysa CHP genel merkezinde tek başına iktidar şarkıları söyleniyordu.
O sırada Ecevit Abdi İpekçi'yi aradı, tek başına iktidara geldiklerini söyledi.
İpekçi bizdeki sonuçların bunu doğrulamadığını anlattı ve telefonu Tarhan Bey'e verdi.
Erdem, kendi görüşünü anlattı ve milletvekili sayısının 226'yı bulmasının olanaksız gibi göründüğünü söyledi.
Ecevit'in kızdığını ve şöyle dediğini anımsıyorum:
‘‘Sayın Erdem, çok pesimistsiniz.’’
Biraz sonra da Ecevit'in genel merkezin balkonuna çıkıp toplanan kalabalığa CHP'nin tek başına iktidara geldiğini açıkladığını öğrendik.
Bu çok büyük bir hataydı.
Çünkü Tarhan Bey'in dediği çıktı ve CHP 213 milletvekilinde kaldı.
* * *
İkinci olay da şöyle...
Irak kuzeyden güneyle bir demiryolu yapımı için bir Batılı şirketle anlaşmış. Ancak Irak çöllerinde taş olmadığı için yapıcı firma gerekli olan taşı Türkiye'den getirmeyi düşünmüş.
Bunu duyan bir bakan durumu Ecevit'e anlatmış.
Ecevit henüz bir düşünce aşamasındaki bu durumu o kadar ciddiye almış ki konuşmalarında sık sık Türkiye'nin Irak'a taş ihraç edeceğini vurgulamaya başlamış.
Konuyu Ecevit'e anlatan bakan bir gün dayanamamış, ‘‘Efendim siz bu taş işini fazla kullanmayın çünkü bu henüz bir tasarı. Hem öyle sık sık vurgulamaya değecek bir olay da değil’’ demiş.
Ecevit ondan sonra bu taş konusuna bir daha değinmemiş.
Aradan yıllar geçmesine rağmen Ecevit'in karakterinde bir değişiklik yok.
Başbakan 14 ay IMF'ye inandı, uzmanların bir dediğini iki etmedi, tam bir teslimiyet içinde halka kemer üstüne kemer sıktırdı.
Ekonomi iki kez duvara toslayınca bu kez IMF'nin izlediği yöntemlerin ve işleyişin çağın gerisinde kaldığını söylemeye başladı.
Ecevit'in şimdi yeni umudu Kemal Derviş ve hazırladığı ulusal program...
Bu kez yanılmamasını biz de bütün kalbimizle diliyoruz.
Paylaş