Paylaş
BİR kültür ve sanat adamının, üstelik iyi şair olan bir insanın başbakan olduğu ülkede, son günlerdeki bu kavgayı anlamanın olanağı yok.
Bu niteliklere sahip bir Başbakan'ın Kültür Bakanı'yla, dünyanın ilk onuna giren festivaller düzenleyen bir sanat vakfının böyle tatsız sürtüşmeye girmesi, ülke açısından gerçek bir talihsizliktir.
Kavga, Ayazağa'da inşası süren İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi yüzünden yapılmaktadır.
Bakan, yıllardan beri büyük başarı ile etkinliklerini yürüten İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nı suçlayıp yöneticilerini kuşku altında bırakıyor.
Yürütülen inşaatta bazı kuşkulu noktaların bulunduğunu ima ederek, vakfa verilen 30 milyon doların yerinde harcanmadığını iddia ediyor.
Hatta bakan, ‘‘Bu parayla bu inşaatın bitirilmesi gerekirdi’’ diyor.
Bu durumda vakıf ciddi şekilde suçlanmış oluyor.
Peki gerçek ne?
Bir kez şunu söyleyelim. İnşası süren bir kongre merkezi değil.
Kurulmakta olan, cennet gibi doğa içinde bir kültür ve sanat kentidir.
Bu kentte 6 bine yakın insana aynı anda hem sanat etkinlikleri, hem de sosyal gereksinimler açısından hizmet verilecek.
66 bin metrekare ormanlık bir araziye kurulan ve 10 bin metrekare üzerine toplam 80 bin metrekare kapalı inşaat alanı olan bu kent kurulurken bir tek ağaç dahi kesilmedi.
* * *
Bu kentte şunlar var:
2500 kişilik konser ve kongre salonu, 950 kişilik çok amaçlı salon, 450 kişilik oda müziği konser salonu, 200 ve 80 kişilik 2 sinema salonu, 450 kişilik 2 açık hava tiyatrosu, 10 toplantı salonu, 5 bin kişilik açık konser alanı, bin kişilik kokteyl salonu, restoran, brasserie, sergi salonları, galeriler, 200 metre uzunluğunda görkemli bir fuaye, sanatçılar için soyunma odaları, basın-yayın odaları, müzik kitaplığı, 8 dilde anında çeviri odaları, uluslararası düzeyde konser ve konferanslara yanıt verebilecek tüm teknik olanaklar, 800 araçlık 5 katlı otopark ve harika bir park...
Bunların dışında 3 tane de tarihi yapının restorasyonu.
İnşa edilen kent bunları kapsıyor.
Bittiği zaman bütün Türkiye'nin gururu olacak bu kültür ve sanat kenti, 80 milyon dolara çıkacak.
Dünyaca ünlü bir İngiliz mimarlık firması tarafından hazırlanan ve yarışmada birinci olarak seçilen proje, 80 milyon dolara ihale edilmiş ve 1995 yılında temeli atılmış.
İnşaatın tamamlanması için 2000 yılı hedef seçilmiş ve iki yıl öncesine kadar her şey de yolunda gitmiş.
Ama sonra bazı rufailer işe karışmış ve son iki yıldır vakfa beş kuruş verilmemiş.
Vakıf çaresizlik içinde kalmış.
* * *
Şu ana kadar 28 milyon dolar harcanmış, projenin tamamlanabilmesi için 50 milyon dolara daha gereksinim var.
İşte böyle bir noktada bakanlık vakfa resti çekti ve bakan inşaata el koyacağını açıkladı.
Bu mümkün mü? Hukuken değil.
İşe Başbakan çözüm bulamadığı için Cumhurbaşkanı müdahale etmek zorunda kaldı.
Yani iş belli ki uzayacak ve faturayı İstanbul ödeyecek. Bu güzel kent, böyle muhteşem bir kültür ve sanat kentinden daha uzun süre mahrum kalacak.
Gezip gördüğümüz ve incelediğimiz kadarıyla İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın başta başkanı Şakir Eczacıbaşı olmak üzere bütün yöneticilerine engel olmak değil, teşekkür etmek ve madalya vermek gerekir.
İyi niyetinden ve dürüstlüğünden hiç kuşku duymadığım bakan, sanırım bazı işgüzarlar tarafından yanıltılmış.
Değerli bir kültür ve sanat adamı olan şair Başbakanımız bu işle ciddi olarak ilgilenmeli ve Kültür Bakanlığı ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nı yeniden bir araya getirmeli.
Bu anlamsız kavga bitmeli.
Paylaş