Paylaş
SİZİ bilmem ama ben Erbakan'dan sıkıldım artık. Sanırım siz de sıkıldınız.
Eminim ki biz sıkılanların sayısı, hálá sıkılmayanların sayısından kat be kat fazladır.
Yani toplumun büyük çoğunluğunun sıkıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gerekçe olarak birkaç neden saysak yeter.
30 yıldır yalandan, dalavereden başka bir şey üretmediği için...
Laik, demokratik cumhuriyeti sürekli dinamitleme eylemleri içinde bulunduğu için...
Türkiye'yi çağdaş yaşamdan koparıp, din yobazlarının yarattığı karanlık dünyalara sürüklemek istediği için...
Avrupa Birliği eşiğine gelmiş bir Türkiye'ye yakışmadığı için...
Ama ne acıdır ki hálá bu adam, ülkenin gündemini oluşturuyor.
Bir sürü gazeteci arkadaşımız, hálá yaptığı çağrıya uyup onun mantıktan kopuk masallarını dinliyor.
Ama son görüşmeden sonra sevindirici bir gelişme oldu.
30 yıldır anlayamadıkları, hatta bir dönem onun demokratlığının samimi olduğu gafletine düştükleri bu adamın değişmediğini bu kez ciddi olarak kavradılar galiba.
Demokrasiyi sadece kendi çıkarları için istediğini de...
Biraz geç oldu ama yine de kendilerini bütün kalbimle kutlarım.
* * *
Erbakan kapıdan kovulsa da bacadan giren cinsten bir insan olduğunu, daha politikaya girmeden önce Odalar Birliği'nde göstermişti.
Bunu en iyi Demirel bilir.
Yasal olarak yitirdiği koltuğu bir türlü bırakmayan Erbakan'ı binadan polis zoruyla çıkarttırmıştı.
Erbakan politikaya atıldıktan sonra 1974'te Ecevit sayesinde ilk kez iktidar nimetini tatmış, devleti kuşatma operasyonlarına bu dönemde başlamıştı.
Daha sonra Demirel'in kurduğu Birinci ve İkinci Milliyetçi Cephe hükümetlerinde başbakan yardımcılığı yapmış, dinci kadrolaşmayı sürdürmüştü.
12 Eylül'den sonra uzun süre hapis yattı.
Sonra yasaklı bir dönem geçirdi.
Ama referandumla yeniden politikaya döndü.
1995'te Tansu Çiller'in sayesinde başbakanlık koltuğuna oturup ne yazık ki bu ülkenin tarihine geçti.
28 Şubat kararlarından sonra pabucun pahalı olduğunu görünce taktik değiştiren Erbakan, hızlı bir demokrat kesildi.
Cezalarından kurtulup yeniden politikaya dönmek için şimdi elli takla atıyor.
Son olarak söylediği ‘‘28 Şubat'tan sonra komutanları emekliye ayıracaktım ama Tansu Hanım kabul etmedi’’ sözler de baştan aşağı palavra.
O günlerde bırakın komutanları emekliye ayırma yürekliliğini göstermeyi, ağzını açmaya bile korkuyordu.
* * *
Şimdi karakter yapısından ve niteliklerinden pek azını yansıttığımız Erbakan'ın cezaevine girmesi sorununa gelelim...
İşte burada biraz duralım ve sağduyu ile konuyu değerlendirmeye çalışalım.
Demokrasilerde öfke ve kine yer yoktur.
Ben Erbakan'ın cezaevine tıkılmasına karşıyım.
76 yıllık ömründe ülkeye zarardan başka bir şey vermemiş olan bu insanın yeniden kahraman yapılması yanlış olur.
Onu da geçin, demokrasiye yakışmaz.
Türk demokrasisi kendisini koruyabilmek için 76 yaşındaki bir politikacıyı hapse tıkma aczi içinde olmamalı.
Onun için Türkiye bu sorunu çözmeli.
Bir formül bulunup devrini doldurmuş, artık yandaşları arasında bile tartışılır duruma gelmiş olan Erbakan hapse atılmamalı.
Hükümet, Türk demokrasisini böyle bir ayıptan kurtarmalı.
Paylaş