Paylaş
Liderler zirvesinin en ilginç yanı Bahçeli ile Ecevit'in DYP konusundaki saptamaları. Her iki lidere göre, ilk oylamada en büyük fire DYP'de oldu.
Toplantıda Başbakan ile Başbakan Yardımcısı arasında bir rakam konuşulup konuşulmadığı bilinmiyor.
Ama Ankara kulislerinde DYP'den 50-55 milletvekilinin ret oyu verdiği yoğun bir şekilde konuşuluyor.
MHP Lideri Bahçeli'nin bu konuda yaptığı değerlendirme ise daha da ilginç.
Bahçeli'ye göre, DYP'nin amacı koalisyonun dengesini ve uyumunu bozmak. Ardından da koalisyon ortağı olmak.
Ecevit de DYP'deki firenin yüksek olduğu görüşüne katıldığını belirtiyor.
Doğal olarak iki liderin bu kanılarını Mesut Bey de aynen paylaşıyor.
Sanırım zirvedeki bu ortak kanı, alınan ‘‘5 artı 5 formülü geçmese bile hükümet devam edecek’’ kararında önemli bir rol oynadı.
Böylece oylamadan sonra günah keçisi olarak ilan edilen ANAP da bir ölçüde temize çıkmış oldu.
Çeşitli çevrelerin pompaladığı gibi ortaklar arasında ciddi bir güven bunalımı çıkmadığı da zirvede görüldü.
3 liderin ‘‘5 artı 5’’i bir hükümet bunalımına dönüştürmeme kararı, sağduyunun toplantıya egemen olduğunu da ortaya koydu.
* * *
Toplantıda varılan bu olumlu karardan sonra hiç kuşkusuz kamuoyu rahat bir nefes aldı.
Çünkü herkes, Anayasa değişikliğinin reddedilmesinin bir hükümet bunalımına dönüşmesinden ciddi şekilde endişe duyuyordu.
Zirve bu açıdan çok olumlu oldu.
Ama 3 liderin böylesine sağduyulu kararlarının yanında aldıkları ancak kamuoyuna açıklamadıkları öteki karar ise demokrasi açısından düşündürücüdür.
Milletvekillerinin attıkları oyların grup başkanvekilleri tarafından denetlenmesi demokrasiye aykırıdır.
Ve demokratik bir parlamentoda böyle bir denetim kabul edilemez.
Ben milletvekillerinin bugünkü oylamada böyle bir denetime razı olmayacaklarına inanıyorum.
Hoş liderler de biliyorlar ki milletvekillerine böyle dayatmalarda bulunmak geçerli bir yol değil.
Çünkü milletvekillerinin beyaz pulu ceplerine koyup boş zarf atması engellenemez.
Bu yöntem kimin aklıdır bilmiyorum, ama bu işler dayatmayla yapılamaz.
Yapılmaya kalkılırsa işin tadı kaçar.
Sonra unutulmasın ki demokrasilerde insanlar esas böyle dayatmaları içlerine sindiremezler.
* * *
Bugün yapılacak oylamada bütün milletvekilleri kendi vicdanlarının sesini dinleyerek oylarını özgürce kullanacaklardır.
Bundan kimse kuşku duymuyor.
Ama zirvede de belirtildiği gibi Anayasa değişikliği önergesine imza koyan milletvekillerinin imzalarına sahip çıkmaları da ahlaki bir zorunluluktur.
Dayatmalara karşı koymak ne kadar onurlu bir davranışsa, insanların attıkları imzalarına sahip çıkmaları da o kadar ahlaki bir sorundur.
Bu, parlamentonun da saygınlığıyla doğrudan ilgilidir.
Bu açıdan imzalar konusunda liderlerin gösterdikleri duyarlılık doğrudur.
İmzasını baskı ile attığını iddia eden milletvekili varsa, oylamadan önce bu durumu açıklamalı ve ret oyu vereceğini kamuoyuna duyurmalıdır.
Aksi takdirde imzasına sahip çıkmalıdır.
Demokrat olmak kolay değildir. Zaman zaman insanlar ağır faturalar ödemek zorunda kalırlar.
Sadece konuşarak demokrat olunmaz.
Paylaş