Paylaş
SEÇİMİN kesin sonuçları gelip CHP'nin barajı aşamadığı belli olunca çok üzülmüştüm.
Türkiye'nin tarihine damgasını vurmuş, cumhuriyeti kurmuş, her dönemde ülke yazgısını belirlemiş dev bir partinin parlamento dışında kalması beni çok olumsuz etkilemişti.
Demokrasimiz açısından büyük bir endişe içine sürüklenmiştim o gece.
Benim bu değerlendirmelerime birçok arkadaş da katılmıştı.
CHP'siz bir parlamentoyu kimse içine sindiremiyordu.
Ama yapılacak bir şey yoktu. Parti yönetiminin hataları bu dramatik sonucu hazırlamıştı.
Zaman geçtikçe duyduğumuz endişelerin ne kadar doğru olduğunu gördük.
CHP gibi köklü, deneyimli bir partinin parlamentoda olmayışı ağır bir şekilde hissediliyordu.
Çeşitli partilere mensup milletvekilleri bile rastladıkları CHP'lilere ‘‘Yokluğunuza alışamadık, sizi arıyoruz’’ diyorlardı.
Seçim sonuçlarının alınmasından sonra Genel Başkan Deniz Baykal Türkiye'de pek alışılmadık bir davranışta bulundu ve görevinden istifa etti.
Bu hareketi demokrasiye inanan herkes alkışladı.
Deniz Bey evine çekilerek uzun süre ortalıkta görülmedi.
Siyasi demeçler vermedi.
Kendini, yüzünü unutturma yolunu tercih etti.
Doğru da yaptı.
* * *
Parti kendine bu zor dönemde ağabeylik yapacak bir genel başkan seçti.
Altan Öymen kendi deyimiyle bir ağabey olarak içine düşülen dağınıklığı derleyip toparlayacak, partiyi tek bir yumruk haline getirecekti.
Böyle bir niyetle yola çıkan Öymen ile genel sekreteri Tarhan Erdem alışılmışın dışında bir çalışma yöntemi sergilemeye başladılar.
İşe özden başladılar.
Görünmeyen ama çok başarılı işler yaptılar.
Ama parti tabanı bu gerekli ve yararlı altyapı çalışmalardan tatmin olmadı.
Onlar partinin dinamik, kıpır kıpır, toplumda ses getiren bir muhalefet sergilemesini bekliyorlardı.
Genel başkanı ile genel sekreteri bu açıdan yetersiz buluyorlardı.
Bir süre tabanın bu istekleri su yüzüne çıkmadan parti içinde dalgalandı durdu.
Ama daha sonra rahatsızlıklar parti dışına taşmaya başladı ve sonunda genel başkanın canını sıkacak noktaya geldi.
Altan Öymen, parti organlarıyla uyumlu bir çalışma sergileyememekten yakınır oldu.
Sonunda ipler koptu ve genel başkan kendisi ile uyumlu çalışacak parti organlarının oluşturulması için olağanüstü kurultaya gitme kararı aldı.
Şimdi 30 Eylül'de bitmeyen kurultaylardan biri daha yapılacak.
Bu olağanüstü kurultayın da CHP'de sorunları çözeceğine kimse inanmıyor.
* * *
Peki ne olacak?
Görebildiğimiz kadarıyla CHP'de Baykal ağırlığı devam ediyor.
Büyük olasılıkla taban Baykal'ın yeniden genel başkan seçilmesinden yana.
İyi güzel de bu konuda kamuoyunun kanaati ne merkezde?
Baykal'ın yeniden lider seçildiği bir CHP'yi seçmen nasıl karşılayacak?
Böyle bir CHP'yi sandıkta destekleyecek mi?
Bu sorulara olumlu yanıt vermek zor.
Çünkü bu konuda bir kamuoyu araştırması yapılmış değil.
Ama halkın böyle bir CHP'ye pek iltifat etmeyeceği yolunda yaygın bir kanaat var.
Baykal yeniden lider olur da bu olumsuz havayı değiştirir mi onu bugünden kimse bilemez.
CHP'de durumlar böyle...
Tamam, kabul CHP'siz olmuyor ama CHP de bir türlü durulmuyor.
Paylaş