Tufan Türenç: Cem: Postmodern faşizm






Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem'in rahatlatan ve insana güven veren bir karakteri var. Bu karakter üslubuna da yansıyor.

Bir dışişleri bakanı için bu özellik büyük avantaj.

Sanırım ikili ilişkilerde başarı olmasında bu özelliğinin rolü büyük.

Türk dış politikası, bir dışişleri bakanını hiçbir zaman rahat ettirmeyecek kadar iniş çıkışlarla dolu.

Cem bunu Türkiye'nin bölgeler üstü bir güç olmasına bağlıyor.

Mesleğe hemen hemen aynı yıllarda başladığımız Cem ile İstinye'deki Dışişleri Köşkü'nde uzun uzun söyleşide bulunduk.

Gazetecilik yaşamında da hayal peşinde hiç koşmazdı. Ayakları hep yere basardı.

Dışişleri Bakanı olarak da aynı tutumunu sürdürüyordu. Analizlerini titiz bir gerçekçilik içinde yapıyordu.

Ermenistan dışında komşularımızla olan ilişkilerimizde olumlu gelişmeler olduğunu, bunu sürdüreceklerini söyledi.

Kıbrıs konusunda önümüzde çok zor günler, güç sınavlar bulunduğunu, Türkiye'nin ve KKTC'nin bunlara hazır olması gerektiğini ısrarla vurguladı.

Sonra şu çok önemli saptamayı yaptı:

‘‘Eğer KKTC bugünkü dağınıklığı aşıp toparlanırsa, Türkiye ekonomik ve siyasi yönden güçlü olursa, Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması güçleşir.’’

Cem'e göre Avrupa Birliği üyeleri arasında sorunlu bir Kıbrıs'ı bünyeye almaya karşı olanlar var. Ama yine de Türkiye önümüzdeki bu zor günlere en kötüyü düşünerek hazırlanıyor.

* * *

Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar ve Ortadoğu hakkında yaptığı geniş değerlendirmelerden ve Avrupa Birliği konusunda Türkiye'nin kararlılığını vurguladıktan sonra söz Ermeni sorununa ve Fransa'ya geldi.

Cem'in bugünlerde en fazla sıkıntılı olduğu konu bu.

‘‘Burada çok önemli bir nokta var. Biz kesinlikle Fransız halkını bunun dışında tutuyoruz. Bu hata parlamento ve yönetime aittir. Bu hareketi toptancı bir düşmanlık olarak görmüyoruz’’ diyor.

Soykırım iddialarının uluslararası hukuk açısından geçersiz olduğunu vurgulayan bakan, bu olayın birden alevlenmesini üç nedene bağlıyor:

1- Avrupalılar yıllarca kendileri için tehlike olarak gördükleri Türklere karşı bir kompleks duyuyor. Bu önyargı haline gelmiş. Ayrıca on, on beş yıldır etkin propagandalarla Türkiye'nin imajı sürekli karartılmış.

2- Fransa'nın Cezayir suçluluğu kompleksi. Son günlerde unutmaya çalıştıkları bu geçmiş birdenbire gündeme gelince bundan rahatsız oldular. Bundan kaçmak için Ermeni iddialarına sarıldılar.

3- Ermeni oylarını kazanmak için yapılan kötü ve çirkin bir siyasi hesap.

Cem'e göre parlamento ile yönetimin Türkiye'ye karşı giriştiği bu hareket Fransız kültürüne yakışmadı.

Olay, yüksek öğrenimini bu ülkede yapmış, bu kültürü yakından tanıyan biri olarak Cem'de büyük bir düş kırıklığı yaratmış.

* * *

Dışişleri Bakanı bu düş kırıklığını şu çarpıcı saptamayla anlatıyor:

‘‘Bu hareket Fransa'da ‘postmodern faşizm'in yansımasıdır.’’

‘‘Postmodern faşizm’’in bütün Batı Avrupa’da etkili olduğunu vurgulayan Cem bunun içeriğini şöyle açıklıyor:

1- Yabancı düşmanlığı.

2- Türk karşıtlığı.

3- Müslüman karşıtlığı.

Ve üstüne basa basa şunları söylüyor:

‘‘Sakin ve kararlı olacağız. Uluslararası hukuk içinde kalarak ekonomik ve savunma alanlarında elimizdeki kartları kullanacağız.’’

Cem, Fransa'ya karşı hepimizin duyduğu öfkeyi, yumuşak üslubunu büyük bir sabırla sürdürerek şöyle özetliyor:

‘‘Fransa bu kararıyla Türkiye'yi incitmiştir. Ama bu karar Fransa'yı rahatsız eder.’’

Cem haklı, Fransa çok rahatsız olacak...

Çünkü, Türkiye bu düşmanca tutumu hiç unutmayacak.

Yazarın Tüm Yazıları