Paylaş
BEN düşünüyorum taşınıyorum, bir türlü içinden çıkamıyorum.
Bu kararname olayında kafamı kurcalayan bir sürü gariplik var.
Hepimiz biliyoruz ki Başbakan, Fethullah Gülen ve cemaatine sempati duyar.
Devletin kurumlarının onlara yönelttiği suçlamalara karşı çıkar.
Okullarını her fırsatta savunur.
Bu konuda o kadar ısrarlıdır ki bu uğurda MGK'nın asker üyeleri ile zaman zaman ters düşer.
Son olarak Fethullah Gülen'in tutuklanma kararından sonra televizyonda büyük üzüntü içinde olduğunu açıkladı, Gülen'in aklanmasını diledi.
Ama eğer Çankaya'ya sunduğu kararnameyi Cumhurbaşkanı imzalasaydı tasfiye edilecek memurların büyük çoğunluğunu Fethullahçılar oluşturacaktı.
Bu çelişkiyi anlamak olanaksız.
Ecevit savunduğu insanların tasfiyesi için neden bu kadar ısrarlı acaba?
İşte ben günlerden beri bunu düşünüyorum ama bir yanıt bulamıyorum.
Konuyu birçok politikacı ile de tartıştım.
Onlar da doyurucu bir yanıt getiremediler.
Yalnız içlerinden biri, çok kritik görevler üstlenmiş deneyimli bir politikacı işe biraz tersten baktı:
‘‘Sakın Ecevit bu tasfiyenin gerçekleşmemesi için bu kararnamede ısrar ediyor olmasın.’’
Öyle ya, bazı insanları hem savunacaksın, hem de tasfiye etmek isteyeceksin. İşin mantıkla bağdaşır yanı yok.
* * *
Ben zaten başından beri Ecevit'in kararname ile ilgili tutumunu çözemedim.
Şu iki soruya yanıt bulamadım:
Başbakan devlet için bu kadar yaşamsal olan bir konuda yasa çıkarmak için neden cumhuriyet tarihinin en verimli meclisinde çaba harcamadı?
Diyelim ki Meclis'ten böyle bir yasa çıkamayacağını biliyordu, o zaman neden böyle bir kararnameyi Demirel'in görev süresi tamamlanmadan hazırlayıp Çankaya'ya sunmadı?
Bu kuşkular Ecevit'in gerçek niyeti ile ilgili savı güçlendirmiyor mu?
Bülent Bey'i önceki gün ekranlarda hep birlikte izledik. O kadar sinirliydi ki, sesi titriyordu.
Oysa kararnamenin imzalanmaması dünyanın sonu değildi.
Sonra... Başbakan bir yandan ‘‘Durum çok acil... Kararnamenin imzalanmaması rejimin korunmasını güçleştirdi’’ diyor.
Arkasından da ‘‘Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırmaya gerek olmadığını’’ söylüyor.
* * *
Bir başka gariplik de şu:
Ülkenin çözüm bekleyen devasa sorunları var. Ama bütün Türkiye bir aydır bu kararname olayıyla yatıp kalkıyor.
Ağır bir ekonomik paket uygulanan ülkemizde özellikle dar gelir gruplar büyük sıkıntı içinde.
Ekonomik dengeler pamuk ipliğine bağlı bir halde.
Para piyasaları Ankara'dan esen en ufak rüzgárda alabora oluyor.
Esnafın işleri duruyor.
Siyasi kriz çıkacak korkusu girişimcinin elini kolunu bağlıyor.
Sokaktaki enflasyon, açıklanan resmi rakamlarla uyumlu bir seyir göstermiyor.
Siyasi gerginlikler fiyatları olumsuz etkiliyor.
Uzmanlara göre ekonomik göstergeler Başbakan'a sunulan değerlerle çelişiyor.
Tablo resmî ağızların çizdiği kadar pembe değil.
Bütün bu kritik duruma rağmen Başbakan hiç neden yokken Çankaya ile ipleri elinden geldiğince geriyor.
Başta da dediğim gibi bu işte aklın almayacağı kadar çok gariplik var.
Paylaş