Tufan Türenç: Bir konserden izlenimler

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Atatürk Kültür Merkezi'nin büyük salonu tıklım tıklım.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin yeni yıl konserinin ikincisine ilgi olağanüstü.

Yer bulamayıp son dakikada bilet iadelerine umut bağlayan yüzlerce kişi gişelerin önünde bekleşiyor.

Salonu dolduran izleyicilerin hemen tamamı, Özal'ın siyasal söylemimize kazandırdığı deyimle tam anlamıyla ‘‘orta direk’’.

Hepsi, olumsuz ekonomik koşulların getirdiği geçim sıkıntısına rağmen ayakta durmaya çalışan sanat etkinliklerinin vefalı izleyicileri...

Televolelerin ekranlarını, dedikodu dergilerinin renkli sayfalarını kaplayan o arabesk ve sosyete tiplerinin bir teki bile yok.

İnsan, ciddi sanat etkinliklerinde salonun dolu olmasından büyük mutluluk duyuyor.

Bakıyorum, bir iki sıra ileride oturan İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara'nın da gözleri benim gibi gülüyor.

Perde açılınca aynı ışıltıyı orkestra ve koroda yer alan sanatçıların gözlerinde de görüyorum.

Dolu salonlar ve de alkışlar, sanatçıların yaşama nedenidir.

Yeni yıl konseri işte böyle mutluluk atmosferi içinde başlıyor.

* * *

Orkestra Şefi Serdar Yalçın'ın yönetimindeki konserde, ünlü bestekárların yapıtlarından seçmelere yer verildi.

Mozart, Verdi, Puccini, Bizet, Rossini, Giordano, Kalman, Cilea, Tüzün çalındı, seslendirildi...

Bariton Gökhan Akyüz, Soprano Müjde Çeliktaş, Soprano Nilgün Karagülle, Tenor Bülent Külekçi, Mezzosoprano Zuhal Yunga, Soprano Sema Tüzün ve Bariton, Devlet Sanatçısı Mete Uğur, sesleri ve yorumlarıyla konsere değer kattılar.

Koro da, şefleri Gökçen Koray yönetiminde İl Trovatore, Nabucco, Aida, La Forza Del Destino, Adriana Lecouvreur, Midas'ın Kulakları, Carmen, Saraydan Kız Kaçırma operalarından bazı bölümleri seslendirdi.

Konserin en önemli yanı, orkestranın sahnede yer almasıydı.

Opera ve bale orkestraları aslında şanssız orkestralardır. Çünkü onlar sahnenin önündeki çukurda çalarlar.

Ne onlar izleyicileri görür, ne de izleyiciler onları.

Görünmeden takdir edilip alkışlanırlar.

Bu konserde onlar sahnede yer almanın, izleyicilerle karşı karşıya olmanın mutluluğunu yaşadılar.

İzleyiciler de onları görmekten mutluydu.

* * *

Bu nefis konser sona erdiği zaman sanatçılar dakikalarca alkışlandı.

Konserden sonra bir başka güzellik yaşandı.

Yıllarını sanata ve operaya veren, Türk operasının devlerinden biri olan Devlet Sanatçısı Mete Uğur, arkadaşlarına mütevazı bir kokteyl verdi.

Arkadaşları da bu dev sanatçıya, operaya katkılarından dolayı bir plaket sundu.

Operaya 40 yılını vermiş olan Mete Uğur çok kısa konuştu ve genç sanatçı arkadaşlarına şu anlamlı sözleri söyledi:

‘‘Bu güzel ve eşsiz yıllar çok çabuk geçiyor. Bu nedenle önünüzdeki yılların değerini iyi bilin.’’

Mete Uğur, o gece Sevil Berberi Operası'ndan Figaro'nun Cavatinası'nı söylerken bir şan öğrencisi heyecanı ve coşkusu içindeydi.

Ama o heyecanı ve coşkuyu, yılların deneyimi ve ustalığıyla süsleyerek eşsiz bir güzellikle seslendirdi parçayı.

Bir sanat olayı olan o güzel gece ne yazık ki kayıtlara geçmedi.

Televole haberlerini bir kamera ve foto muhabiri ordusuyla izleyen Türk medyası, böyle bir sanat olayını ve sanata 40 yılını adamış olan bir sanatçının mütevazı onur gecesini izlemeye değer bulmadı.

Bu da işin acı gerçeğiydi...

Yazarın Tüm Yazıları