Paylaş
KIVRIKOĞLU Paşa'nın irtica konusundaki uyarıları, özellikle yargının üst düzeyindeki hukuk adamlarının yüreklerinde taşıdıkları endişeleri tetiklemiş görünüyor.
Paşanın açıklamalarından sonra hepsi tek tek içlerini dökmeye başladı.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise yargıyı savundu, iddia sahiplerini ellerindeki delilleri açıklamaya çağırdı.
Türk, McCarthy döneminin komünist avcılığı benzeri bir irtica avcılığının devlete zarar vereceğini de söyledi.
Adalet Bakanı'nın bu sözleri, irtica yanlılarını koruyanlar tarafından alkışlanırken, demokratik, laik cumhuriyete bağlı kesimler tarafından elmalarla armutların toplanması şeklinde yorumlandı.
Devletin irtica yanlısı memurlardan temizlenmesi için gerekli önlemlerin alınması konusunda sivil otoriteyi uyaran Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun konuşmasını kimileri eleştirdi, kimileri alkışladı, kimileri de suskunlukla karşıladı.
Acaba Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasını askerler nasıl değerlendiriyor, bu konuda o kesim neler düşünüyor?
40 yıl Silahlı Kuvvetler'in üniformasını taşımış olmaktan büyük onur duyan bir emekli generalle konuşurken bu konudaki düşüncelerini sordum.
Açık, net ve içtenlikli değerlendirmeler yaptı.
Paşa sözlerine, bu tip konuşmaların gelişmiş Batı demokrasilerinde yadırgandığını vurgulayarak başladı.
‘‘Çünkü Batı'dan baktığınız zaman Türkiye'de asker ağırlıklı bir demokrasi olduğu kanısına varırsınız. Bu kanı Türkiye'nin Batı ile bütünleşmesi konusunda en büyük engeldir. Batı böyle bir demokrasiyi arasına kabul etmez.’’
* * *
Yurtdışında çok önemli görevlerde de bulunmuş olan paşa, Batılıların demokrasi mantığını çok iyi biliyor.
Bu açıdan değerlendirmeleri düşündürücü:
‘‘Silahlı Kuvvetler müdahil olma görüntüsünden kaçınmalı. Onun için bu tip uyarılar kamuoyu önünde yapılmamalı. Olağan görüşmelerde dile getirilmeli veya Milli Güvenlik Kurulu platformu kullanılmalı.’’
Paşanın ısrarla altını çizdiği cümle ise şu:
‘‘Askeri otoritenin, sivil otoritenin önünde olduğu mesajı Batı'ya verilmemeli.’’
Bu kural ülkenin kötü yönetildiği, cumhuriyetin tehlike altına sokulduğu, terörün, yolsuzlukların, çetelerin baş edilmez duruma geldiği zamanlar için de geçerli mi?
‘‘Hayır değil. Bu durum bıçağın kemiğe dayandığı durumlardır. O zaman Silahlı Kuvvetler uyarılarını kamuoyu önünde yapmalı. Buna da kimse bir şey diyemez.’’
Paşa, Genelkurmay Başkanı'nın konuşma üslubunu da şöyle değerlendiriyor:
‘‘Yargıdaki farklı kararlar düşündürücüdür. Yargıya sızdılar. Partilerin bu konudaki samimiyetlerini göreceğiz. Partiler grup kararı alsınlar. Bu sözler demokrasiye uymuyor.’’
Silahlı Kuvvetler çok etkin ve saygın bir kurum olduğu için komutanların bu tip sözleri hiç kuşkusuz içeride ve dışarıda çok büyük sarsıntılar yaratıyor.
Yani konuşmacının amacının ötesinde bir etki yaratıyor.
* * *
Paşaya, ‘‘Komutan bu incelikleri çok iyi ölçebilecek bir asker. Bu konuşma planlı mı, yoksa doğaçlama mı sizce?’’ diye sordum.
‘‘Planlı, programlı bir konuşma olduğunu sanmıyorum. Çünkü şu anda ordu içinde bir rahatsızlık yok. Sanırım o gecenin koşulları içinde yapılmış bir konuşma. Eğer planlı programlı olsaydı, daha seçilmiş sözcükler ve üslup kullanılırdı.’’
Paşaya göre bir gün demokrasi açısından bu tip yanlışlar düzelecek, ama bunun adımını Silahlı Kuvvetler atmalı ve bu konuda da öncülük etmeli.
Kuşkusuz büyük çoğunluk Kıvrıkoğlu Paşa'nın söylediklerinin içeriğine katılıyor.
Zaten sorun, konuşmanın yeri, zamanı ve üslubu...
Paylaş