Tufan Türenç: Bildim bileli aramızda MİT ajanları vardır

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Ben mesleğe girdiğim günden beri, aramızda MİT'e çalışan gazeteciler olduğunu duyardım.

Hatta bazılarının adları ağızdan ağıza dolaşırdı.

Bu tiplerin yanında hepimiz temkinli davranmak zorunda kalır, ama ajan olduklarını kanıtlayamadığımız için bir tepki gösteremezdik.

Ancak onlarla arkadaşlık yapmamaya da aşırı özen gösterirdik.

Daha sonraları Türkiye her şeyin normal karşılandığı bir ülke haline geldiği için, gazetelerdeki MİT ajanları üzerinde de durulmaz oldu.

Son günlerde konunun yeniden alevlenmesi, bir zamanların hızlı MİT'çisi Mehmet Eymür'ün açıklamaları nedeniyle oldu.

Eski MİT'çinin, sahip olduğu sırları açıklamayı göze alarak medyada en az 20 gazetecinin ajan olduğunu söylemesi ortalığı karıştırdı.

Bir insanın MİT'te çalışması son derece olağan, hatta onurlu bir olaydır. Kabul edilemeyecek olan o kişinin aynı zamanda gazetecilik yapmasıdır.

Meslek etiğine ve ilkelerine ters olan ve bizi bu nedenle rahatsız eden budur.

Durumun bir an önce açıklığa kavuşturulması yaşamsal bir önem taşımaktadır.

* * *

Aynı duyarlılık içinde olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, MİT'in bu konuya açıklık getirmesini istedi.

Basın Konseyi de MİT'e çalışan gazeteciler olayının üzerinde duyarlılıkla durulması ve gereğinin yapılması için bildiri yayınladı.

MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, kamuoyunda beliren tepkiler üzerine bir açıklama yapmak gereğini duydu ve MİT'in basında ajan kullanmadığını, bunların basına sızmış örgüt üyelerinin iftiraları olduğunu iddia etti.

Atasagun'un ajan adlarını açıklamamasını ve basında ajan kullanmadıklarını söylemesini doğal karşıladım.

Ama başımdan geçen bir olay nedeniyle doğru söylemediğini gayet iyi biliyorum.

Meslekteki ilk yıllarımda yaşadığım bu olayı size de anlatmak istiyorum.

Sanırım 1970 yılı başlarıydı.

Bir gün kapıda görevli hanım, iki konuğum olduğunu bildirdi. İsim sordum. Gelen bizim sokakta oturan ve MİT'e çalıştığını duyduğum emekli bir albaydı.

‘‘Gelsinler’’ dedim ama üç beş kez ayaküstü konuştuğum albayın ne amaçla ziyaretime geldiğini de anlayamadım.

* * *

Emekli albayın yanında ‘‘yardımcım’’ diye tanıttığı, uzun boylu, son derece şık giyinmiş, yakışıklı, 35-40 yaşlarında birisi daha vardı.

Oturduk. Çay, kahve söyledim. Albay konuşmaya başladı.

Önce uzun uzun ailemi ve beni çok iyi tanıdığını, ne kadar dürüst, yurtsever bir insan olduğumu bildiğini filan anlattı.

Sonra da lafı dolaştırmadan, aklımda kaldığı kadarıyla şöyle dedi:

‘‘Ben MİT Trakya istihbarat sorumlusuyum. Senden bize yardımcı olmanı istiyoruz.’’

Ben şaşırdım, ne gibi bir yardım istediklerini sordum.

Bu yardım, bazı önemli bilgiler gazeteye ulaşır ulaşmaz, onlara haber vermek şeklinde olacaktı, bunun karşılığı da doğal olarak ödenecekti.

Teklifi duyunca elim ayağımın titrediğini anımsıyorum. Ama hemen kendimi toparladım ve hiç unutmam, aynen şöyle bir yanıt verdim:

‘‘Kusura bakmayın ama bize ulaşan bir haber gazetede yayınlanmadan ben bunu değil size, babama bile söylemem. Zaten bize gizli bir haber de gelmez.’’

Sonra teleks odasını göstererek, şöyle dedim:

‘‘Bakın orada tam 8 tane teleks var. Bütün haberler bize oradan gelir. Bu makineleri bedelini ödeyerek siz de büronuza kurdurabilirsiniz. Böylece merak ettiğiniz bütün haberleri bizimle aynı anda öğrenebilirsiniz.’’

Bu yanıt üzerine albayın suratı asıldı, yardımcısına öfkeli öfkeli, ‘‘Hadi kalkalım’’ deyip allahaısmarladık bile demeden çıkıp gittiler.

Ismarladığım çaya da teşekkür etmediler. Albayı da bir daha görmedim.

Başımdan geçen bu olay Atasagun'un açıklamalarının gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını gösteriyor.

MİT bilgi almak için herkese kanca atar. Bu nedenle ‘‘Basında MİT ajanları yok’’ masalı inandırıcı değildir.

Önemli olan basının kendi içindeki her türlü ajanı ayıklama duyarlılığını ve refleksini göstermesidir.

Yazarın Tüm Yazıları