Paylaş
1964 yılının çalkantılı günleri... Adalet Partisi'nin yeni Genel Başkanı Süleyman Demirel 3'üncü İsmet İnönü koalisyonunu düşürmek için sert bir muhalefet yürütüyor.
İnönü bağımsızlarla kurduğu koalisyonu yürütmekte zorlanıyor.
7 Haziran'da yapılan kısmi senato seçimlerinden AP'nin başarıyla çıkması koalisyon hükümetinin işini daha da zorlaştırıyor.
Siyasi huzursuzlukların giderilmesi için Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel liderleri Çankaya'da topluyor.
Başta Süleyman Demirel olmak üzere söz alan liderlerin hepsi İnönü hükümetine sert eleştiriler yöneltiyorlar.
İnönü eleştiler üzerine söz alıyor ve liderlere şu soruyu yöneltiyor:
‘‘Anladığım kadarıyla siz benden, yani hükümetten şikáyetçisiniz. Yanılıyor muyum?’’
Bu soruyu Demirel yanıtlıyor:
‘‘Evet hükümetten memnun değiliz. Çünkü Türkiye iyi yönetilmiyor.’’
İsmet Paşa Demirel'e dönerek gayet sakin şu yanıtı veriyor:
‘‘O zaman bunun yeri burası değil, Meclis'tir. Oraya gelirsiniz ve beni düşürürsünüz. Ben de istifa ederim. Eğer beni düşürmeye kararlıysanız ve bu gücünüz varsa size de zorluk çıkarmam.’’
İsmet Paşa'nın bu sözü üzerine Cemal Gürsel ‘‘Beyler toplantı burada sona ermiştir’’ diyor.
Toplantıdan sonra Demirel kurmaylarına sadece iki cümle söylüyor:
‘‘Paşa haklı, bu işin yeri burası değil, Meclis. Ona göre hazırlık yapalım.’’
* * *
CHP'nin eski genel başkanlarının Baykal'ı devirmek için yaptıkları ev toplantıları bana bu olayı anımsattı.
Bir partide genel başkanı devirmenin yeri ev toplantıları değil, kurultaydır.
Baykal bir baskınla gelip CHP'ye genel başkan olmadı ki.
Kurultay'da öteki adaylarla yarıştı ve genel başkan seçildi.
Seçimden önce ve sonra yaptığı konuşmalarda da partiye kazandırmayı düşündüğü yeni kimliği uzun uzun anlattı.
Delegeler Baykal'ı da, öteki genel başkan adaylarını da dinlediler.
Kurultay yasalara tam bir uygunluk içinde yapıldı. Sonra seçimlere geçildi, delegeler özgürce oylarını kullandılar.
Hiç kimse kurultayla ve seçimlerle ilgili bir itirazda bulunmadı.
Ve Baykal CHP'nin yeni genel başkanı oldu.
* * *
Şimdi eski genel başkanlar tutmuşlar ev toplantıları düzenliyorlar. Baykal'a mektup yazıp ‘‘Şunları, şunları yapma’’ diye bir tür ültimatom veriyorlar.
Eski genel başkanların Baykal'a karşı çıkmasının nedeni yeni üye yazımları ve bazı partililere karşı disiplin mekanizmasının çalıştırılması.
Genel Başkan'ın bu girişimleri durdurmasından yanalar.
Baykal da ‘‘Partideki kavgayı bitireceğim. Siyaseti profesyonel kadrolardan kurtarıp, halka yönelteceğim. Bunun için başlattığımız çalışmalar sürecek’’ diyor.
Yani eski genel başkanların ültimatomunu geri çeviriyor.
Peki şimdi ne olacak?
İki yol var: ya yeni parti, ya da olağanüstü kurultay.
Eski genel başkanlar acaba bu iki şıktan hangisini düşünüyorlar? Bu konuda bir netlik henüz yok.
Hiç kuşkusuz parti içi mücadelenin en makul yolu yeni kurultay toplamaktır.
Eğer eski genel başkanlar bu güce sahiplerse sorun yok. Ama değillerse eylemleri bir sonuç vermez.
İsmet Paşa hükümeti düşürmenin yerinin Çankaya değil, Meclis olduğunu 1964'te liderlere ders verir gibi anlatmıştı.
CHP'nin eski genel başkanlarına da genel başkanı değiştirmenin yerinin ev toplantıları değil, kurultay olduğunu anlatmaya gerek var mı?
Sevgili okuyucularım, Kurban Bayramınızı kutlar, hepinize mutluluk ve esenlikler dilerim.
Paylaş