Paylaş
BİR gün Türk siyasetinin en uzun soluklu sesi Demirel'e kendisiyle ilgili çok merak ettiğim bir konuyu sormuştum:
‘‘Siz siyasette çok büyük badireler atlattınız. Altı kez gittiniz, yedi kez geldiniz. Ama bütün bu iniş çıkışlar süresince çevreniz boşalmadı. Çok az insan sizden koptu. En zor günlerinizde bile hepsi büyük bir vefa örneği göstererek çevrenizden ayrılmadı. Bunu bunca yıl nasıl başardınız? Bunun sırrı nedir?’’
Demirel gülmüş, ‘‘Haklısın beni arkadaşlarım hiçbir zaman terk etmedi’’ demişti. Sonra da bu başarısını getiren büyüyü şöyle açıklamıştı:
‘‘Ben arkadaşlarımdan veya maiyetimde çalışanlardan onların kapasitelerine, yeteneklere göre iş ve görev isterim. Fazlasını istemem de, beklemem de. Bu yüzden birlikte çalıştığımız süre içinde ne ben hayal kırıklığı yaşarım, ne de onlar zor durumda kalır.’’
İşte politika gibi çok oynak, vefanın ve ihanetin her an iç içe yaşandığı bir dünyada bir liderin en önemli sırrı bu ince ayrıntıda yatıyor.
Önce kadronu iyi tanıyacaksın, sonra da birey olarak onlardan başaramayacakları işleri istemeyeceksin.
Bu yöntemi uygulayan bir lider kadrosundaki herkesten yararlanma olanağı da buluyor.
Herkesi kullandığı için kimseyi de dışlamamış oluyor.
Demirel'in neden bunca yıl ayakta kaldığını ve partisi içinde tartışılmayan bir lider olduğunu bu sırrını öğrendikten sonra daha iyi anladım.
* * *
Bence 18 Nisan'da düştüğü kuyudan önceki günkü kurultayda çıkma şansını yakalayan Baykal, Demirel'in bu yöntemini önemsemeli.
Bunu yaparsa hem partisindeki küskünleri kazanır, hem de kendisine yöneltilen hizipçi damgasından kurtulur.
Deniz Bey'in Türkiye ve dünya gerçeklerini en iyi okuyabilen bir politikacı olduğunu biliyorum.
İç ve dış politik gelişmeleri çok dikkatli izleyip değerlendirdiğine, koyduğu teşhislerin de büyük oranda doğru olduğuna inanıyorum.
Baykal'ın politik gelişmeleri algılamada ve gerekli refleksleri hızlı bir şekilde göstermede üstün bir yeteneğe sahip olduğu da tartışılmaz.
Bu açılardan artıları gerçekten fazladır.
Ama yönetici olarak çok büyük eksikleri de vardır.
Bugün kendisine karşı olanların da belirttiği gibi Deniz Bey kendisine olan aşırı güveni nedeniyle çok dar bir kadro ile çalışmayı yeğler.
Parti politikasını kimseyi dinlemeden tek başına oluşturma gibi bir hatayı sık sık yapar.
Deniz Bey'in bu yanlıştan kurtulması ve partinin politikalarını yetkili organlarla, hatta zaman zaman örgütle belirlemesi gerekir.
Bunu yaparsa kendisi de kazanır, CHP de büyür.
* * *
CHP öteki partilerden kadro olarak çok daha deneyimli ve donanımlı insanlara sahiptir.
Ancak bu kadroyu yönetmek, yönlendirmek sağ partilerdekilerden çok daha zordur.
Onun için Baykal'ın işi kolay değil.
Çünkü yeni bir seçimde kendini kanıtlayana kadar partiyi barajın altında bırakmış lider etiketinden kurtulamayacaktır.
Onun için Deniz Bey'in geçmişteki çekişmeleri, dargınlıkları, küskünlükleri bir kenara bırakıp herkesi CHP'nin dirilmesi için hareketlendirmesi gerekir.
Başarılı olabilmesi parti içinde her taşı yerine oturtma hünerini göstermesine bağlıdır.
Bunca görmüş-geçirmişlikten sonra Deniz Baykal gibi bir politikacı bunu başarabilir.
Başarmalıdır da...
Paylaş