Tufan Türenç: Ankara'nın suskunluğu

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

SON olaylarda haksız olan taraf İsrail. Bu yüzden de BM bu ülkeyi kınayan bir karar aldı.

İsrail'i ‘‘İşgal altındaki topraklarda yasadışı etkinliklerde bulunmak ve Filistin vatandaşlarına karşı aşırı şiddet kullanmak’’la suçlayan BM kararına Türkiye de, 92 ülkeyle birlikte kabul oyu verdi.

Ankara'nın bu tutumu ABD yönetimini hayal kırıklığına uğratmış ve Washington sitemde bulunmuş.

Ne yapmalıydı Türkiye?

Amerika, Türkiye'nin çekimser kalabileceğini ya da oylamaya katılmayabileceğini söylüyor.

‘‘Tıpkı çekimser kalan 46, oylamaya katılmayan 30 ülke gibi davranabilirdi Türkiye’’ diyor.

ABD, BM'nin bu tek taraflı kararını ‘‘Haksızlık’’ olarak değerlendiriyor.

Bu yüzden de Türkiye'ye olumlu oy verdiği için sitemde bulunuyor.

Amerika'nın bu tutumunu yadırgamamak mümkün değil.

Ortada belirgin bir haksızlık varken, Türkiye nasıl karşı oy kullanacak veya çekimser kalacak ya da oylamaya katılmayacaktı?

Bütün dünyanın gözü önünde yaşanan olayları başlatan, silah kullanan, çocukları uzaktan kurşunlayan İsrail.

Türkiye bunu görmezlikten gelemez.

Haksızın yanında olmamızı bekleyen Washington'un sitemini bu nedenle anlayamadım.

Barışa bu kadar yaklaşılmışken bunu dinamitleyen İsrailli sorumsuz politikacıları kınayacaklarına, onlara engel olacaklarına, Türkiye'ye sitem ediyorlar.

Tamam İsrail'le dostuz. İlişkilerimiz mükemmel. Ama haksız olduğu bir konuda bu ülkeyi desteklemek Türkiye'den nasıl beklenebilir?

* * *

Ecevit'in son olaylarla ilgili görüşlerini Washington iyi değerlendirmeli.

Bakın Başbakan, Milliyet yazarlarına ne diyor:

‘‘Barak ile Arafat'ın birbirlerine güveni yok. Kudüs konusunda bile birbirlerine çok yakınlaştılar. Ama birbirlerine söylemekten çekiniyorlar. Kendi tabanlarından çekiniyorlar. Bu duvarı aşabilirlerse çözüme ulaşırlar. Bize çok güvenleri var. Diğer başka devletlerin işe karışması çözümü kolaylaştırmıyor, aksine zorlaştırıyor.’’

Ecevit'in bu sözleriyle vermek istediği mesaj açık.

Amerika'nın ve Mısır'ın arabuluculuğu sonuç getirmiyor.

Çünkü Filistinlilerin ve bölge ülkelerinin Amerika'ya güvenleri yok.

Ortadoğu halkları, Washington'un İsrail'in yanında olduğunu biliyor ve onun tarafsız davranamayacağına inanıyor.

O yüzden Amerika'nın arabuluculuğu bir dayatmacılık olarak algılanıyor ve işi zorlaştırıyor.

Mısır için ise başka bir kuşku var.

Bu ülke, Ortadoğu'daki gerginlikten büyük yararlar sağlıyor.

Amerika'dan en büyük yardımı Kahire alıyor.

Ortadoğu'da barış sağlanması halinde Mısır'ın önemi de birden azalacak.

Mısır'ın arabuluculuğu da bu açıdan etkili olamıyor.

* * *

Ecevit'in dediği gibi diğer ülkeler karışmasa, Türkiye kendisine güvenen iki taraf arasında arabulucu olsa, çözüme daha çabuk ulaşılabilir.

Ama Ortadoğu konusunda Amerika, Türkiye'nin masaya oturmasını sürekli engelliyor.

Belki Türkiye'nin bölgedeki ağırlığının daha da artmasını istemiyor Washington.

Olaylar başladığı zaman iki taraf da Türkiye'nin arabuluculuğunu istedi, ama Amerika, Mısır'daki zirveye Türkiye'yi çağırmadı.

Sonuç her zamanki gibi fiyasko.

Diyeceksiniz ki, ‘‘Peki, Türkiye neden ağırlığını koymuyor?’’

İşte zaten sorun da burada değil mi?

Bütün dış politika uzmanları, Ankara'yı bunun için eleştirmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları