Son yıllarda kadınların ilgisi bile bunun bir göstergesi değil mi?
Türkiye’den yetişen bir teknik direktörün (Fatih Terim) dünyanın sayılı hocaları arasına girmesi bir gurur değil mi?
Bir mutluluk vesilesi.
Hasan Doğan’ın vefatından sonra göreve gelen Mahmut Özgener başkanlığındaki yönetim iyi niyetli çabalar içinde.
Elbette kolay değil; tepeden tırnağa değişim.
Elbette kolay değil; istenilenleri bir anda başarmak.
Ama... Niyet önemli. Ve niyet "iyi".
Bu gözleniyor.
Türk futbolunun gelişmesi için de ciddi adımlar var.
Okullarda sporun sevdirilmesi, tesis atakları...
2016 Avrupa Şampiyonası'na talip olunması...
Türk futbolunu geliştiren sponsorluk bedellerinin bir anda "sihirli bir değnek değmiş" gibi 15 milyon dolardan 40 milyon dolara çıkması...
Bunları da görmek gerekmez mi?
Tamam hakem hatalarını konuşalım da; Anadolu futbolundaki gelişmeyi niye göz ardı ediyoruz?
Bazı yanlışlar sıkıntı yaratsa da genç hakemlerin yavaş yavaş devreye girmesinin sevincini neden yaşamıyoruz?
Hani... Gençlik gençlik diyoruz; al sana gençlik.
Fena da değil genç hakemler?
Yanlışlar olacak, önemli olan "kasıt".
Görünen o ki; yanlışları eleştirenler bile "kasıt yok" diyor.
Bu bile önemli bir gelişme.
Ve futboldaki başarının ardındaki gizli bir gerçek; marka değerinin yükselmesi.
Bugün Türk futbolunun değeri neredeyse 3 kat arttı.
Bu konuda eski yönetimlerle birlikte elbette genç Başkan Mahmut Özgener ve ekibinin de büyük katkısı oldu.
Futbol Federasyonu yeni bir yapılanma içinde.
Kurumsal, ciddi bir yapı.
Federasyon; Merkez Hakem Kurulu ve Gözlemciler Temsilciler Kurulu’na müdahale etmiyor.
Tam anlamıyla "arkasında". Güç veriyor.
Bu güç; önümüzdeki dönemlerde Türk futboluna istikrar ve başarı olarak yansıyacaktır.
Yeter ki; biraz sabırlı olalım.
Süreç içinde olumlu yansımaları olacak.
Bu yansımalar belki dünya çapında daha da başarılı olmamızın da sihirli anahtarı.
Neden olmasın?
Hem hakem, hem gözlemci kadroları UEFA normlarına taşınacak.
Ne güzel; böyle hedefler koymak.
İnanmak, başarmanın yarısı değil mi?
Ve genç Başkan Mahmut Özgener’in duruşu...
Ne MHK’yı, ne GTK’yı, ne de hakemleri yıpratmamaya çalışıyor.
"Hata olmadı" da demiyor, "hata olmayacak" da...
Yani... Alıştığımız "beylik çizgi"nin dışında.
Gerçekçi, inançlı.
Ne de olsa futbolun içinden geliyor.
Her aşamasını biliyor.
Babasından (Altay’ın efsane Başkanı sevgili Esin Özgener ağabeyimiz) aldığı erdemin yansımalarını Türk futboluna ve sporuna yeni güzellikler olarak yansıtacaktır.
Biraz sabır... Biraz destek... Ve biraz da sevgi...