Gözler CHP Kurultay'ında...

CHP Kurultayı önemli bir dönemde gerçekleşiyor.Hani bir söz vardır, "Bir gün var, bin güne bedel, bin gün var, bir güne bedel değil".

İşte bugün; her biri bin güne bedel günlerden...

Ekonomik kriz, sanayide durgunluk, siftahsız dükkan kapatan esnaf, piyasalarda sessizlik, türban sorunu, AKP’nin kapatılma davası...

CHP Kurultayı bu hafta sonu... Ve işte bu krizli günlerde yapılmakta...

Kurultay’ın mesajları, kadroları, hedefleri ve sorumlulukları da büyük önem taşımakta...

Ege’nin de gözü kulağı bu Kurultay’da.

Kimler CHP yönetiminde söz sahibi olacak?

Kimler hangi projeleri sunacak?

Türkiye için ne umutlar dağıtılacak?

Nasıl bir CHP Kurultayı?

Bir kere... CHP Kurultayı’ndan birlik ve beraberlik mesajı çıkmalıdır.

Bu kritik günlerin temel kavramı güvendir.

Toplum olarak güven arayışı içindeyiz. Kurultay bütün yurttaşlara güven vermelidir. CHP seçmeni olsun olmasın, bütün yurttaşlara güven vermelidir. Kurultay’dan güven çıkmalıdır.

Toplumun umuda ihtiyacı var. CHP Kurultayı güvenin ve umudun kurultayı olmalıdır.

Sonra... CHP Kurultayı sevgi ve dayanışma kurultayı olmalıdır.

Güvensizlik ve umutsuzluğun yanında yalnızlık, kimsesizlik, çaresizlik ve sevgisizlik de çok derinlere işlemiş toplumsal gerçeklerdir.

Halkın bir bölümü yalnız ve çaresiz. Tutunma ve dayanışma ihtiyacı insanlarımızı bazen tarikatların kucağına atıyor, suç ortamlarına itiyor. CHP Kurultayı’ndan bir dost eli uzanmalı halkımıza. Sevgi ve dayanışma eli... Gerçek, güvenilir bir dost eli... Çareler ve çözümler söylenmeli bu kurultayda. Eleştirili ağırlıklı değil, çözüm ağırlıklı bir kurultay halkımızca özlenmektedir.

Dini siyaset ve ticaret aracı olarak kullananlarla ciddi mücadele yapılmalıdır.

Bunun için de ciddi ekonomik programlar, geleceğe yönelik planlar, gençler ve kadınlarla katılımcı bir anlayış.

Dine ve gerçek İslam’a olan saygı bu kurultayda daha açık ve anlaşılır bir ifadeyle belirtilmelidir. Dincilere karşı onların maskelerini düşürecek yeni bir söylem ortaya konmalıdır.

Bu kurultayın başarısı, doğru kararları, 11 ay sonraki yerel yönetim seçimlerini de etkileyecektir. Nasıl bir anlayış, nasıl bir mantık, nasıl bir yol haritası olması gerekir?

Unutulmamalıdır ki; Türkiye’de çağdaş belediyeciliği sosyal demokratlar kurmuş ve geliştirmiştir.

Yoksulluğun, kimsesizliğin, sömürü ve ezikliğin kol gezdiği kentlerde sosyal belediyecilik temelinde yeni belediyecilik anlayışı geliştirilmelidir.

Yeni dönemde de sosyal demokrat ilkelerle yönetileceği düşünülen İzmir’de de halkla bütünleşen, çağdaş ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışı devam etmelidir.

Sosyal belediyeciliğin temel kavramları kentsel dayanışma, kentsel eğitim ve kentsel demokrasidir. Sosyal dayanışmayı doğuran var eden iki temel kaynak dayanışma ve eğitim kavramlarıdır.

Dayanışma birilerinin sadaka anlayışı değildir. Belediyelerin halka verdiği, aslında halkın halka verdiğidir.

Vatandaşın vatandaşa yardımı köleleştirme ve sömürü aracı olmaktan çıkarılmalıdır.

Bu anlamda kurulacak bir kentsel dayanışma kurumu, kentliler arasında dayanışmayı, saygı, dostluk, kardeşlik, eşitlik ve insan onuru temelinde yürüten bir yapı olmalıdır. Bu kentsel dayanışma kurumu belediye ve kent halkıyla birlikte oluşturulmalıdır.

CHP Lideri Deniz Baykal’ın kurultay konuşması çok önem kazanmaktadır. Türkiye gerçeğini en iyi bilen liderlerden biri konumundaki Baykal, bu Kurultay’dan alacağı güçle hiç kuşku yok ki yeni bir süreci başlatacaktır.

Bu süreci ben "Önce yerel yönetimlerde başarı, ardından genel seçimlerde iktidar alternatifi" olma olarak değerlendiriyorum.

Kiminle konuşsam görüyorum ki; İzmir halkı da konuya böyle bakıyor.
Yazarın Tüm Yazıları