Geçmişte de zaman zaman laik, demokrat kimliğinin faturası oldu ona.
Acılar çekti, sıkıntılar yaşadı.
Ama hep Türkiye’yi sevdi, demokratikleşme yolunda mücadele verdi, Atatürk’ü anlattı, Cumhuriyet’e ve kazanımlarına sahip çıktı.
Benim sevgili dostum şimdi gözaltında.
Bir söz ustası olarak aslında söyleyecek çok şeyi var.
Ama bazen sessizlikte bir devrimdir!
Ben, Ankara’da, İzmir’de dostlarıma hep Mustafa Balbay’ın sevgi dolu yüreğini, dimdik duruşunu dile getirdim.
Ankara’daki yeni ofisine yaptığım ziyarette de bu tür bir iki şey karaladım.
Basın mensuplarının iç tartışmalara ve siyasetin çamuruna bulaştırılması doğru değil.
Basın önemli bir güç.
Demokrasi, Cumhuriyet için. O yüzden gözümüz gibi korumamız gerekir.
Bir şeylere karıştırmak yerine güçlendirip geliştirmek... Yol gösterici özelliğinden daha çok yararlanmak...
Demokrasi, insan hakları, emeğin gücü ve dünyanın şapka çıkarttığı Atatürk sevgisi yolunda daha verimli kullanmak.
Ben hep inanırım; kışın sonu bahardır...
Sevgili Mustafa Balbay, bu yaşadıklarımızı sözcük ustası kimliği ile nasıl yorumlardı acaba? Ne derdi?
Temsili Demokrasi... Demokrasi Temsili... Kim bilir? Belki başka şeyler...
Sözün özü; çağdaş ülke, gazetecilerin ifade ve anlatım özgürlüklerinin olduğu, buna saygı gösterilen ülkedir. Bu aynı zamanda halkın kendini özgürce ifade etmesidir. Türk insanı buna layıktır!