Uzun süreden beri konuşuluyordu da... Bir türlü imzalanmadı.
İmzalanamadı.
Bu konuda Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun ciddi katkıları olduğu biliniyor.
Elbette zor bir süreç.
Çünkü... KYOTO protokolü ile beklenenlerin gerisinde Türkiye.
Bu bir gerçek.
Ama... Eksikler tamamlanamaz mı?
KYOTO Protokolü yaşama geçirilemez mi?
Neden olmasın?
Bu adım Türkiye için önemli.
Çünkü... Çağdaşlaşma anlamında ciddi bir gelişme.
Çevre korunması ve çevre duyarlılığı için önemli bir güvence.
Devletin ilgili birimleri için bir silkinme, derlenip toparlanma şansı.
KYOTO imzalanıyor.
Ege Bölgesi ve İzmir için de çok önemli.
Çünkü... Bu protokolle bölgemizi ilgilendiren öyle gelişmeler olacak ki...
Hangi birini sayayım?
Çevreyi kirleten araçlar...
Termik santraller...
Demir Çelik tesisleri...
Çöp depolamaları, çöplük alanlar...
Bir yeniden yapılanma süreci...
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
İyi de olacak!
Yaptırımlar uygulanacak, çevreyi kirletenler cezalandırılacak. Aslında... Bir anlamda gelecek kuşaklar kurtarılacak!
İsmini Japonya’daki KYOTO kentinden alan bu protokolle ana hatları ile neler olacak, birlikte bakalım mı?
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında protokolü imzalayan ülkeler, karbondioksit ve sera etkisine neden olan diğer 5 gazın salınımını azaltmaya taraf oldular.
Protokol, ülkelerin atmosfere salgıladıkları karbon miktarının 1990’daki düzeye düşürmelerini gerekli kılıyor.
Şimdi bir de KYOTO sonrası nelerin değişeceğini görelim...
Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5’e çekilecek.
Endüstri, motorlu taşıtlar ve ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat düzenlenecek.
Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme sağlanacak, güneş enerjisinin önü açılacak.
Ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak. Alternatif enerji kaynaklarına yönelinilecek.
Çimento, demir, çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek.
Fosil yakıtlar yerine örneğin bio dizel yakıt kullanılacak.
Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler devreye sokulacak.
Nükleer enerjide karbon sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak, fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacak.