Bir bardak suda bir ton Kardak!

Sorun yaratmakta üstümüze yok. Hani bir şeyler olsa da... Kazan bir kaynasa...

Türk - Yunan ilişkilerinin geldiği olumlu nokta ortada.

Gelişme devam ediyor.

Ticaret hacmi hızla büyüyor.

Ve bu büyüme iki ülkeye de yarıyor.

Ayrıca... Sosyal ve kültürel ilişkilerde olumlu yönde gelişme içinde.

İki ülke neredeyse "etle tırnak gibi"...

Ama... Bunlardan rahatsız olanlar da var tabi.

Yani... Eskiden küçük provokasyonlarla büyük sorunlar yaratanlar...

Ve o doğan karmaşadan siyasi rant çıkartmak isteyenler...

Bu tipler her zaman olacak.

Ama... Barış ve sevgi her zaman ağır basacak; inanın.

Şimdi neden bunları söylüyorum:

Bir süredir yine bir Kardak krizi çabaları.

Bu kez Çipura nedeniyle.

Ben kendimi bildim bileli (serde biraz denizcilik, balıkçılık var da...) Kardak çevresi balıklar için önemli bir yumurtlama merkezidir.

En çok da Ege’nin en güzel balığı çipuralar için. Çipuralar akın akın bu yöreye gelir, yumurtlar.

Şimdi o dönemi yaşıyoruz.

Ancak bu yıl balıkçı sayısında artış var.

Yani... Amaç; daha çok balık avlamak.

Hal böyle olunca da iş biraz abartıldı.

Derken devreye askerler girdi.

Yani... Sahil koruma...

Bazıları(!) işi biraz fazla abartınca da "yapay bir gerginlik" doğdu.

Vay; karasuları ihlali!

Vay taciz!

Aslında Yunan askeri botları biraz dikkatli olsa bir sorun yok...

Ama... Onlarda da özensizler, dikkatsizler var; maalesef.

Ancak... Türkiye yine olgundu.

Türk askeri şovdan kaçındı.

Bu yaklaşım; dört dörtlük.

Zaten ortada bir sorun yok. Sorun; balıkçıların çoğalması.

Sağa sola fazla yayılması.

"Daha çok balık için" birbirini ispiyon etmesi;

"Yahu bunlar bizim karasularımıza girdi".

En çok Bodrumlu, en çok Kalimnoslu balıkçılar orada.

Bodrum Gümüşlük beldesi Belediye Başkanı Mehmet Ülküm ile konuştum.

Deneyimli Başkan en güzel lafı etti:

"Kimse bizi yanlış işlere alet etmesin. Politikaya alet etmesin. Bizim felsefemiz, kardeşlik, barış".

Hay ağzına sağlık Başkan...

Dedim ya; neredeyse bir bardak suda fırtına.

Bir bardak suda "bir ton Kardak".

Bunlar da aşılacak.

İki ülke insanı da sağduyulu. Akıllı. Oyunlara gelmeme konusunda da eskiye oranla daha kararlı.

Ama... Benim korkum başka!

Bu işleri fazla abartırsak olanlar "canım çipuralar"a olacak.

Yanlış avlanma... Yoğun hareket nedeniyle onları bölgeden kaçırma...

Sonu belli bir senaryo; çipuralar azalacak.

Çünkü... Yumurtlama dönemi yanlış değerlendirilecek.

Bu avlanma tantanası çipuralara zarar verecek.

Ondan sonra da, gelecek yıl dövüneceğiz:

"Ahh, ahh, çipuralara ne oldu?".

Lütfen beyler!

Biraz akıl ve mantık.

Bırakalım; güzel dostlarımız huzur içinde yumurtlasın...
Yazarın Tüm Yazıları