Yanımda sürekli çanta taşıyan biri değilim. Bu yüzden bilgisaramı yanımda ayrıca taşımak zorunda kalıyor, MP3’ümü pantalonumun cebine sıkıştırıyor, bir yere giderken yanıma fotoğraf makinesi almam gerekirse kız arkadaşımın çantasından yararlanıyordum.
Zamanla teknoloji nimetlerini sunmaya başladı. Önce fotoğraf makinesi telefonun içine girdi. En iyi ses kalitesini sunan telefonlar zamanla piyasaya çıktı. Sonra internet telefonların bir parçası olarak devreye girdi. Ve son olarak 3G hızlı internet bağlantısı bilgisayarın bütün fonksiyonlarına telefondan erişim olanağı sunmaya başladı. Ben de bana hepsini birarada sunacak, hem internetin sosyal erişim ağlarından beni kolayca yaralandıracak hem de internette sörf yapmamı sağlayacak makinenin peşine düştüm. Ama akıllı telefon seçmek ne zor zanaatmiş. Önce arkadaşlarımla konuştum, her kafadan bir ses çıkınca en iyisi teknoloji marketlere gideyim diyerek yola koyuldum. Aman Allahım! Onlarca model var. En yakınımdaki görevliye danıştım. Eğlenceli bir telefon mu olsun yoksa iyi müzik mi dinlensin? İnternet ne derece önemli, ya fotoğraf kalitesi? Dokunmatik mi tuşlu mu? Reyonun önünde adeta delireceğim, önüme neyi koysalar buna da ihtiyacım var diyorum. Böyle olmayacak. Hemen bir mola verdim. En yakın kafeye gittim.
MÃœZÄ°K MÄ° E-POSTA MI
Elime bir kağıt kalem aldım ve ihtiyaçları mı yazdım. Size de tavsiye ederim. Telefonda hangi özellikleri kullanmak istediğiniz seçim yapmanızı çok kolaylaştırıyor. Ben sık mesajlaşıyorum. Aynı zamanda maillerimi kontrol etmeye de çok önem veriyor. Hemen önüme bir Blackberry kondu. Akıllı telefonların en iyisi olarak gösteriliyor. Ama benim önceliklerimden biri de ekranımın dokunmatik olması. Bu özelliği hem havalı, hem fonksiyonel buluyorum. İyi bir müzik keyfi sunması da önemli. O zaman Blackberry’e veda etmem gerekiyor. Çünkü çoğu modeli klavyeli. Dokunmatik olanında da müzik sistemi tatmin edici değil.
FİYATI DA ÖNEMLİ
İkinci seçenek olarak karşıma Samsung çıkıyor. S5620 Monte White. Hem dokunmatik, hem 3G, hem 3.2 megapiksel kamerası var. Fiyatı da daha uygun. Ama dokunmatik ekranın geçişlerde yavaş olduğunu duyuyurum. Ama pahalı modelleri size bir çok iyi özellik sunuyor. Örneğin S8500 Wave Gray modeli 5 megapiksel kamera gücüne sahip. Fotoğraf konusunda iddialı. Ama Iphone’un sunduğu iyi ve farklı oyunlar, değişik uygulamalar, sosyal ağalara kolay giriş çıkışlar bu telefonda bana yeterli gözükmüyor. Üstelik mesaj yazmak beni zorluyor. Bunların dışında Sony Ericsson Xperia beyaz olması ve zarafetiyle kadınlara daha çok hitap ediyor. Nokia’nın dokunmatik ve aynı zamandan klavyeli telefonları kalın ve ergonomik değil. Bazı modellerinde de ekranlardaki sayfa geçişlerinde donma olduğu söyleniyor. IPhone’a gelince... Öncelikle internete hızlı bağlanma özelliğiyle kalbimi kazanıyor. App Store’dan indirilen yüzlerce programı ve oyunları iyi vakit geçirmek için ideal. Örneğin erkeklerin hayatını kurtaracak olan Fake Caller. İstediğiniz bir ismi yazıyorsunuz. Telefonunuz o saatte o isim ekranda yazarak çalıyor. Böylece istemediğiniz mekanlardan rahatça kaçıyorsunuz. Ses sistemi iyi. Güçlü müzik dinleniliyor. İnce olduğu için pantolon cebinde rahat taşınıyor. Facebook ve twitter gibi sosyal erişim ağlarına rahat girişi sağlıyor.