DÜN, ‘‘Zirve’’nin de zirvesi başladı. Hani, altuni harfli levhasına ‘‘Kalıcı Kalkınma ve Gelişme İçin Yeryüzü Doruk Toplantısı’’ türünden gayet bir pohpohlu bir isim yazılmış olan ve tarihin en büyük konferansı addedilen o çok alengirli oturum var ya, onu kastediyorum.
İşte önceki gün, yedi düvelde ne kadar devlet ve ülke varsa, onların hemen hepsinin bilimum kaymak tabaka yöneticileri Güney Afika'nın Johannesburg kentine indiler.
Tek bir tanesi hariç! Ama en ‘‘ağababa’’sı. En ‘‘Ali kıran, baş kesen’’i.
Anladınız, ‘‘W’’ rumuzlu George Bush'tan söz ediyorum.
Hazret oraya teşrif buyurmak tenezzülünde bulunmadı ve de bulunmayacak.
O zaman kendi kendimize soralım: ‘‘Sam Amca’’nın boy göstermediği bir zirve, değil yatay Afrika toprağında, Himalaya dağının Everest tepesinde gerçekleşse, kaç yazar?
Bu, ne kadar kıymet-i harbiye ifade eder ve teorinin pratiğe geçmesi mümkün müdür?
* * *
HER şeyden önce şu bir gerçek ki, tartışılan konu ne olursa olursa, çok nadir istisnalar hariç, her zurnanın ayrı telden çaldığı ve elindeki beş benzemez iskambil kağıdına rağmen rest çekmeye kalkışan böylesine uluslararası forumlara fazla bel bağlamamak gerekiyor.
Hele hele, Johannesburg Zirvesi gibi, borçlanmadan küreselleşmeye; iksadi yardımdan iklim değişimine; yel değirmeninden atom santraline, dünyada mevcut sorun ve gaileleri aynı anda ve aynı çatı altında çözümlemek iddiasıyla rota tutturmuş olan bir devasa toplantıya...
Zaten, bundan on yıl önce gerçekleşen Rio toplantısı ertesinde de gördük, orada atılan nutukların ve kağıda yazılan kararların çok büyük bir bölümü hiçbir zaman hayata geçmedi.
Nitekim, dün ben bu satırları yazarken durum tam kesinleşmemişti ama yine de öyle anlaşılıyordu ki, fiyasko denilmesin diye ortak bildiri sade suya tirit bir içerik taşıyacak.
Ve herkes tekrardan farklı yorum yapıp, kendi bildiğini okumayı sürdürecektir.
Tabii en başta da Washington ve onun baş müttefiki ‘‘OPEC’’ ülkeleri...
* * *
EVET yanlış yazmadım, her ne kadar ABD ara sıra petrol üreticisi ülkelerin ‘‘OPEC’’ karteliyle takışsa da, Johannesburg'da bunlar aynı safta birleşiyor ve tek blok oluştuyorlar.
‘‘Sam Amca’’ işine gelmediğinden, ‘‘OPEC’’çiler ise varil fiyatı hesapladığından, güneş ve rüzgar enerjisine yatırımın bir yükümlülük haline getirilmesini reddediyorlar.
Zaten, yukarıdaki ‘‘garip cephe’’ tek örnek değil...
Haniyse bir devlet kadar güçlü olan ve hemen bütün sanayii ülkeleriyle kavga çıkartan o pek meşhur çevre örgütü ‘‘Greenpeace’’ bu defa açıkça ‘‘Avrupacı’’ davranıyor.
Washington'a karşı tek umudun, Shröder - Chirac - Blair üçlüsü olduğunu söylüyor.
Ve sıkı durun, Yeni Dünya'nın Yaşlı Kıta'daki ‘‘temel müttefik’’i addedilen aynı Tony Blair şimdiABD'ye verip veriştirerek onu ‘‘bencillik ve sorumsuzluk’’la suçluyor.
Anlayacağınız, levhasında ‘‘kalıcı’’ kelimesini taşısa da, Güney Afrika'daki oturum aslında dostluklar gibi hasımlıkların da hiç mi hiç kalıcı olmadığını ortaya koyuyor.
* * *
BÜYÜK ihtimalle,tatava çıkmasın diye bugünkü bildiri ‘‘pürüzsüz’’ yayınlanacak.
Tamam, bunun hiçbir şey ifade etmeyeceğini ve sırf kağıtta kalacağını söylemiyorum.
Şüphesiz, dünyamızın gailelerine ilişkin olarak gelecekte bazı olumlu adımlar atılacak.
Ancak gerçekçi davranalım ve ‘‘Kalıcı Kalkınma ve Gelişme İçin Yeryüzü Doruk Toplantısı’’ndan ne mucize, hatta ne de dişe dokunur bir sonuç bekleyelim.
Aksi takdirde, hem kendimizi, hem de yeryüzü insanlığını kandırmış oluruz...