NE ‘bugg’ oldu, ne de mug! Zaten, öylesine kılı kırk yarmışlardı ki, birkaç entipüften endişe hariç, iki yıl önce bilgisayarlar için öngörülen kaosun bu kez lafı dahi edilmemişti.
Nitekim, dün geceyarısı, saat tam yirmi üç elli dokuzdan sıfır sıfıra geçtiğinde ve takvim 31 Aralık 2001'den 1 Ocak 2002'ye döndüğünde, en azından Avrupa'da bütün bir çağ değişti. Eski bitti ve yeni başladı.
Gong vurmuştu ki; çan çalmıştı ki; kuartz yanmıştı ki, karlı Helsinki'den meltemli Pire'ye ve rıhtımlı Porto'dan yamaçlı Linz'e, bankamatik dağıtıcılar önünde küme küme ve sabırsızlıkla bekleşen insanlar derhal şifre tuşladılar.
Pür neşe, makinanın ağzından çıkan gıcır gıcır paraları aldılar.
Ve biraz alışabilmek için de, cüzdanlarına yerleştirmeden önce, önünü arkasını, desenini filigranını, rengini boyutunu yokladılar...
* * *
YOKLADILAR ve sonra, güle oynaya, yeni yılı kutlamak için gittikleri lokantalarda, barlarda, diskoteklerde hesabı ilk kez ‘euro’ olarak ödediler.
O kadar kusur kadı kızında da olur, cimriliklerinden değil henüz ‘cent’ birimine aşinalık kazanamadıklarından, muhtemelen yeterli bahşiş bırakmadılar.
Her halükarda, Yaşlı Kıta'da Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan, Hollanda, Belçika, İrlanda Finlandiya, Portekiz, Avusturya, Lüksemburg; artı, Yeni Dünya'da Martinik, Guyana, Guadelup, Saint Pierre ve Miquelon; artı, Asya'da Reunion ve Mayot; artı, Afrika'da Senegal, Bissau Gine'si, Fildişi Sahili, Togo, Mali, Benin, Nijer, Merkezi Afrika Cumhuriyeti, Ekvador Gine'si, Kongo, Çad, Burkina, Kamerun ve Gabon; yine artı, Balkan'da Bosna, Sırbistan, Kosova, Karadağ, bütün bu ülkelerin ahalisi, kah on iki yıldızlı çil banknotu fiilen cebe koyarak; kah da Fransız frangına, Alman markına veya Portekiz escudosuna referanslı dövizlerini Avrupa parasına ayarlayarak, tümden ‘euro’ya geçtiler.
Uygarlığı ilerleten ve insanlığı yakınlaştıran bu ‘euro’yu selamlıyoruz!
* * *
EVET, dünden beri 300 milyon AB vatandaşının kullandığı tek para ‘euro’ hem uygarlığı ilerleten, hem de insanlığı yakınlaştıran dev bir adımdır!
Tedavüle girmesi ‘Avrupa ütopyası’nın gerçekleşmesinde hayatidir. Büyük konuşmayayım ama, yüzde doksandokuz virgül doksandokuz da geri dönüşü yoktur.
Artık rota nettir ve yalpalamalar mümkünse bile, tornistan olmayacaktır.
Çünkü, ortak para yalnız mali bütünleşmeyle sınırlanamaz. Finansal birlik ekonomik birliğe, ekonomik birlik ise politik birliğe götürür. Götürecektir.
Başka bir deyişle, 18. ve 19. asırlarda ‘ulus devlet’in teorik ve pratik öncüsü olmuş olan Avrupa, başlayan 21. yüzyılda da yine öncülük üstlenmiştir.
O ‘ulus devlet’ tarihteki diğer tüm yapılanmalar gibi zaman içinde aşınma sürecine girdiğinden ve eski mekanizma yeni ihtiyaçları karşılayamadığından, organizması AB'de vücut bulan Yaşlı Kıta, mevcudu bir üst aşamaya sıçratacak olan ve ‘süpra nasyonal’ denilen ‘ulus ötesi devlet’e doğru dümen kırmıştır.
İşte ‘Euro’da bu dümene yol gösteren bir pusula, bir mıknatıstır!
* * *
ÜSTELİk, hoşumuza gitsin veya gitmesin, çil akçenin ‘kral’ (!) addedildiği maddiyatçı bir dünyada yaşıyoruz. Eninde sonunda, onunla yatıp kalkıyoruz.
Dolayısıyla, paranın mali sistemdeki motor işlevi iktisadi ve siyasi dinamikleri daha çok kamçılayacaktır. Bütünleştirici bir ‘stimulus’ olacaktır.
Ve, ülkelerin ve halkların bütünleşmesine hizmet eden her şey de uygarlığı ilerletir. İnsanlığı yakınlaştırır. Tarih bunun sayısız örneğiyle doludur.
Dün gece yarısından itibaren 300 milyon mutlu insanın kullanmaya başladığı ‘euro’yu uygarlık ve insanlık tarihinde bir atılım olarak tekrar selamlıyoruz.
Yarın, yeni çağ açan yeni parayı Türkiye merceğinden değerlendireceğim.