Vatan toprağı mı, yalan toprağı mı

TAHA Akyol "vatan toprağı elden gidiyor" cazgırlığına cevap getirdiği dünkü enfes yazısında, hem Dr. Serhan Ada’nın "Türkiye-Fransa İlişkilerinde Hatay Sorunu" başlıklı araştırmasından; hem de söz konusu ilimize ilişkin tapu ve kadastro verilerinden yola çıkarak, yukarıdaki paranoyanın kocca bir yalandan ibaret olduğunu "a" artı "b" formulle teşhir etti.

Akyol’un iznine sığınarak, makaleyi okumamış olanlar için kısa bir özet aktaracağım.

* * *

BİR; "ulusalcılar"ın üfürdüğü ve "Hatay’ın yüz yıl sonra Suriye’ye iade edileceği" türü gizli bir maddenin de 1939 referandumunda onaylandığı yalanı, tam zırzır deli zırvasıdır.

Zaten de yalan öyle göz çıkartıyor ki, uyduranların "zeká yaşı" düzeyini ele veriyor.

İnsaf, perde gerisindeki diplomatik anlaşma değil ve adı üzerinde, kamusal ve açık bir "halkoylaması" ki, bunun "gizli madde" içerebileceğine hangi cahil ve hangi budala inanır?

Rabb’ım "ulusalcılar"a tez zamanda akıl ve zihin şifası eyleye, amin!

* * *

SONRA iki; Haziran 1939 anlaşması uyarınca Hatay’dan göçen ama bazı taşınmazları satmayan Suriyelilerin malları tá o tarihten beri Tapu ve Kadastro Dairesi’nde "Suriye emlákı" olarak gözüküyor ki, aynı şekilde, karşı tarafta da "Türkiye emlákı" bulunuyor.

Yani, şimdi kopartılan tatavaya rağmen aslında "doğu cephesinde yeni bir şey yok"!

Taha Akyol’un resmi kayıtlardan aktardığına göre de, söz konusu 4.599 taşınmazın mülkiyeti 2.485 Suriye uyrukluya ait ve bunlar toplam 149 bin 133 dönüm araziyi kapsıyor.

Üçüncüde ise daha, daha da sıkı durun!

* * *

EVET evet daha sıkı durun, çünkü aynı antlaşmadan sonra bu defa ters yönde Türkiye ’ye göçen yurttaşlarımız şu an Suriye’de sahip olduğu arazi ne kadar, bir tahmin edin bakalım.

Tam "1 m-i-l-y-o-n, 24 b-i-n dönüm"! Suriyeli mülkünün yedi katına tekábül ediyor.

Üstelik, 2 milyon 285 bin dönüm üzerindeki hak iddialarımız da sürüyor.

Şimdi gel de, somut, nesnel ve soğuk rakkamları teker teker sıraladıktan sonra Akyol’un kináyeyle sorduğu "kim kimi satın alıyormuş" sorusuna hak verme!

* * *

FAKAT biliyorum, vermezler. Vermeyeceklerdir.

Yine binbir dereden su getirecek; yine binbir kulp takacak; yine binbir mitoman yalanı ve komplo teorisi uyduracak ve "vatan toprağı elden gidiyor" yaygarasını sürdüreceklerdir.

Tıpkı, internet ortamında aylar ve aylardır dolaştırdıkları ve Bekaa’da çekilmiş PKK anıt - mezar fotoğraflarını "işte Diyarbakır" provokasyonuyla yutturmaya çalıştıkları gibi!

Tıpkı, "üyelik süreci sırasında Türkiye bölünürse Kürdistan da müzakerelere dahil edilecektir" diyen inanılmaz ahmaklıktaki metnin altına resmi AB damgası vurup, yine aynı ortamda ve yine aylardır her bir tarafa yolladıkları gibi!

Yahut tıpkı, öz be öz TC vatandaşı Musevi yurttaşlarımızı gammazlamaya yeltenen Rahşan Ecevit’in tek delil sunamadan, İsrail’in onlar aracılığıyla GAP’ı "kapattığı" iftirasını atmaktan utanmadığı; veya alnı asla secdeye değmemiş "karanlıkçı maocular"ın "misyoner faaliyetine son" provokatörlüğüyle Hristiyan ruhban katlini kışkırttığı gibi!

* * *

VE işte, "ulusalcı- kızılelmacı- neo-ittihatçı" cephe sırf artık "delirum"a varmış paranoyadan dolayı değil, "müşteri ayartmak" için mitoman yalanına ve komplo teorisine bel bağladığındandır ki, "vatan toprağı elden gidiyor" bezirgánlığından medet umuyor.

Oysa Hatay oradaysa kadastro burada, "elden giden" şey asla "vatan toprağı" değil!

Efendiler, "elden giden" şey sizlerin "yalan toprağı" ki, tapu dairesi bile kurtaramaz.
Yazarın Tüm Yazıları