EN sonda söylenmesi gerekeni en baştan söyleyeceğim:
Biz tedaviye muhtaç bir toplumuz! Şaka maka değil, cidden ve acilen muhtacız!
Bütün bir ulus olarak mutlaka kolektif terapiden geçmek zorundayız!
Psikanaliz kanepesine uzanmamız ve uzun, upuzun seanslar boyunca káh ağlamamız, káh haykırmamız, káh küfretmememiz, káh da "delirium" krizlerine girmemiz gerekiyor ki, derin bilinçaltımızı belirleyen çok vahim kompleksler, travmalar, arázlar su yüzüne çıksın.
Ancak ondan sonra, o da belki belki, kısmi bir "normalleşme"ye ulaşabiliriz.
Aksi takdirde, bütün hayatımız boyunca "öteki"nden korkmayı; dolayısıyla ondan nefret etmeyi; daha dolayısıyla da her şeyi komplo teorileriyle açıklamayı sürdüreceğiz.
Nihayetinde de, o hayatı kendimize zehir etmiş olarak mezar çukurunu boylayacağız.
***
BU başlangıcı yapmak ihtiyacım, Amsterdam’daki THY kazası nedenlerinin Hollanda makamları tarafından açıklanmasından sonraki gelişmelerden kaynaklandı.
Zira, inanılmayacak şey, bazı televizyon istasyonları ve gazetelerinki de dahil internet siteleri, yukarıdaki açıklamayı ilkin, "Hollanda kendini temize çıkarttı" diye yansıttılar.
Felemenk sözcünün sonsuz nesnellik ve ihtiyatla sıraladığı arıza verilerini ve pilot aymazlıklarını ikinci plana atıp, duyurunun arkasında yine "hinlik" (!) keşfettiler.
Breh, breh, breh!
***
EVET breh breh breh, zira yukarıdaki "temize çıkartmak" ifadesi dahi, zaten "öteki"nin suçlu olduğuna dair önyargının daha baştan beyinlere yerleştiğini ispatlıyor.
Kaz kafalı dervişin "fesat" fikri onun "komplo" zikriyle harfiyen uyuşuyor.
Eh, sen daha kaza anından itibaren binbir spekülasyon yumurtlamışsın.
Aslı astarı yokken, uçağın düşmesinden kulenin sorumlu olduğunu çağrıştırmışsın.
Üstüne üstlük de, kokpit mensuplarının nasıl davrandığı hakkında hiçbir şey bilmemene rağmen, gövdeyi çamurlu tarlaya çaktı diye pilotu "kahraman" (!) ilán etmişsin.
Ve tabii, olayın kendi ihmalkarlık ve vurdumduymazlığından kaynaklandığını ortaya koyan objektif gerçekle karşılaşınca, şapa oturduğun için, şimdi kıvırtıyorsun.
Öküz altında buzağı keşfedip, "yükselen" (!) THY’nin önünü kesmek için kumpas düzenlendiğine dair satırlar, yorumlar, açıklamalar döktürüyorsun.
Ancaak, ne bir, ne üç, ne beş, aynı THY’nin Avrupa’da en çok kaza yapmış şirket olduğu; milyon kilometrede ölü sayısırekorunu elinde tuttuğu ve faciaların hemen hepsinin pilotaj hatasından kaynaklandığı gerçeklerini es geçerek, havaya bakıp ıslık çalıyorsun.
Mantık, istatistik, uyarı, rakkam senin neyine, sen tabii ki yine komplo uyduruyorsun.
***
YUKARIDAKİ zavallılığı görünce, derhal, Şarm El Şeyh’ten kalkan Mısır uçağının Kızıldeniz’e saplanmasından sonra Kahire’nin de aynı komplo teorilerinden medet umduğunu ve kazadaki pilot aymazlığını yapımcı firma üzerine yıkmak istediğini hatırladım.
Eh ne de olsa, ortak komplo teorilerinin hüküm sürdüğü coğrafyaların insanlarıyız.
Onlar, sevgilisi Mısır uyruklu "Dodi"dir diye Diana’yı İngiliz gizli servislerinin öldürdüğüne dair yemin billah ederler. Biz de Kürt, Ermeni veya Kıbrıs sorunlarını, "Sevr’i hortlatmak" isteyen Batı’nın "fışkıkladığına" dair kalıbımızı basarız.
Onlar her melánetin altında "İsrail parmağı" keşfederler. Biz de teknik savsaklıktan ve pilot ihmalciliğinden düşen uçağımızın "Hollanda rekabetine kurban gittiği"ne inanırız.
Evet evet, "komplo teorisi toplumları" olarak, bütün suçları, sonsuz korktuğumuz; korktuğumuz için de sonsuz nefret ettiğimiz her hangi bir bir "öteki"nin üzerine atarız.
Ey ruhbilimci, yetiş ve kolektif bilinçaltımızı deş ki deş, yegáne çare sensin!