Paylaş
Duydunuz mu, NATO Genel Sekreteri Javier Solana ‘savaş suçlusuymuş’ (!) ve insanlığa karşı işlediği cürümlerden dolayı yargılanması gerekiyormuş.
Fakat ‘barış kahramanı’(!) Slobodan Miloseviç'e kol kanat gerilecekmiş.
Yukarıdaki kararı Rus Duma'sı önceki gün oybirliğiyle benimsedi.
Kantarın topuzunu kaçırmak diye işte tam buna denir!
Tamam, Batı hanidir alttan alıyor ama el insaf, her şeyin bir sınırı var.
Küstahlık bu raddeye varırsa, külahları değiştirmek mecburiyeti doğacaktır.
El ense çekildiğinde, kimin okka altına gideceğini söylemek de lüzumsuzdur.
Aman tovarişler, aman gospodinler, lütfen biraz itidal ve akl-ı selim!
* * *
DUMA'nın son meydan okumasını, 200 neferlik Rus müfrezesinin ‘atlatmaca’(!) yapıp, Priştine havaalanına elkoymasıyla birlikte irdelemek gerekiyor.
Moskova'da kimin eli kimin cebinde belli olmadığından, ‘atlatma’ kararının, hangi merci tarafından verilmiş olduğu şu ana kadar kesinlik kazanmadı.
Ancak rivayet ve şayialar süzgeçten geçirildiğinde, en yakın ihtimal, Genelkurmay Başkanı Anatoli Kvaşin ve iki üç generalin oldu bittiye başvurduğu ve gelişmeyi, sonradan Boris Yeltsin'e bildirdiği varsayımında odaklaşıyor.
Yeltsin'in de, Başbakan Stepaşin, Dışişleri Bakanı İvanov ve özel temsilci Çernomırdin'e rağmen, ‘de facto’ durumu kabullendiği anlaşılıyor.
Burada duralım!
* * *
DURALIM, çünkü biz böyle bir Rusya'yı çok eskiden beri tanıyoruz.
Çarlık döneminde papaz Rasputin ya da Bolşevik diktatoryada cellat Beria, Kremlin'in dillere destan entrika ve hesaplaşmaları yeni bir şey değil.
Moskofya İmparatorluğu'nun daima kapalı kapılar ardında ve kalın esrar perdesi arkasında yönetilmesi, tarihin derinliklerine uzanıyor.
Ayrıca, ‘militaro - endüstriyel’ denilen ve Komünist Partisi'ne kendini empoze eden askeriye ağırlıklı ‘rical’in, Sovyet iktidarında da ayrı bir merkez oluşturmuş olduğunu ve ‘Bonapartist’ eğilimler taşıdığını biliyoruz.
Dolayısıyla, ‘kızıl’ veya ‘beyaz’, sivil toplum geleneği bulunmayan Rusya, Rusya kalmayı sürdürüyor ve Çar 1.Boris, saray entrikası çevirirken generaller de Priştine'ye ‘baskın’ düzenleyerek, kendi sınıf ayrıcalıklarını savunuyorlar.
‘Slavofil’ Duma milletvekilleri ise NATO Sekreterini ‘savaş suçlusu’ ve Miloseviç'i ‘barış meleği’ ilan ederek, ezeli anti Batıcılığı hortlatıyorlar.
* * *
PEKİ, Batı böyle bir Rusya'yı şımartmayı daha ne kadar zaman sürdürecek?
Paraların İsviçre'deki gizli mafya hesaplarına istifleneceğini bile bile, ‘ayı dayılanmasın’ diye Moskova'ya yıllardır kepçeyle kredi akıtan uluslarası camia, Duma'nın küstah karara ek olarak, İMF şartlarını da reddetmesine rağmen, 4,5 milyar dolarlık yeni borç dilimi serbest bırakacak mı ?
Kendisine söven, babalanan ve ilk fırsatta da arkadan hançerleyen bir Moskova'nın sırtını sıvazlamaya devam edecek mi ?
Öyle anlaşılıyor ki, bugünkü Köln ‘G-8’ zirvesinde Almanya'nın kefaletiyle, Rusya'ya bir şans daha tanınacak bile olsa, artık bardak taşmaya başlamaktadır.
Kremlin önünde, daima kuyruğun dik tutulmasını isteyen Zbigniew Brezinski ekolünden Amerikan Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, şimdiye dek Washington siyasetini belirlemiş olan ‘mülayimlere’ karşı tekrar puan toplamaktadır.
İngiltere zaten ‘şahin’ eğilimdedir ve Fransa'da dahi, sonu olmayan bir ‘sıvazlama’ politikasına karşı yavaş yavaş sesler yükselmektedir.
Kuşku yok, Rusya'nın artık hem ayağını denk atması, hem de aynı ayağını yorganına göre uzatması gerekmektedir.
Tavarişler, gospodinler, hem züğürt cebinizi harçlıkla doldurmak, hem de arkamızdan savurduğunuz kabadayı küfürleri işitmek, artık kabak tadı veriyor.
Paylaş