Rusya himmeti

RUSYA gezisinde Cumhurbaşkanı’na refakat eden İsmet Berkan, söz konusu ülkenin hazin durumunu özetledikten sonra, önceki günkü "Radikal"de şu nefis saptamayı yapıyordu:

"Rus ekonomisinin bu halinde Avrasya hayali kurmak komik kaçar. Küresel kriz, bizim ’ulusalcılar’ımız için Demirperde’nin ikinci kez yıkılması işlevini gördü".

***

ASLINA bakarsanız, o "ulusalcılar"ın ha bire ısıttığı, háttá aynı familyadan MGK paşasının dahi kelám buyurduğu şu Rus eksenli "Avrasya" hayali, krizden önce de komikti.

Hayal ne kelime, böylesine bir "seçenek" (!), olsa olsa Fizan çölünde seraptı!

Çünkü, belki on senedir döne döne yazıyorum ki, müteveffa SSCB’nin mirasçısı olan devlet, devasa fakat kof cüssesiyle, iktisadi açıdan ancak bir cücedir. Mujik gömleği pırtıldır.

Esas döviz girdisini oluşturan petrol ve gaz tesislerindeki köhne altyapı başta, tekno-askeri nitelikli ve çok sınırlı birkaç sektör hariç, Rusya ekonomisi kocca bir sıfırdır.

Zira, komünizmden devraldığı hantal gövdeyi 1991 ertesinde yenilememiştir.

***

NİTEKİM de, işte böyle bir kabuk değiştirme gerçekleştiremediği içindir ki, sözkonusu petrol ve gaz fiyatlarındaki fahiş artış sayesinde belirli bir süre "mucize" (!) yaşayan o Rusya, buhranla birlikte yelkenleri derhal mayna etti. Şişirme balon anında patlayıverdi.

İnekten sağdığı sütü büyük oburlukla ve hemen hortumlayan, ama ne yoğurt, ne de peynir yapmak basiretini gösteren Moskova, krizden etkilenen başkentlerin en birincisi oldu.

Bugün gırtlağına kadar borca gömülüdür. Akaryakıt dışında da can simidi yoktur.

Dolayısıyla, "kendisi muhtac-ı himmet bir dede / nerde kaldı gayriye himmet ede" hesabı, "rusofil" kesilmiş bizim "ulusalcılar"ın ülkemize "Avrasya" rotası vaaz etmesi, daha en baştan itibaren, komikliğin de ötesinde, aslında traji-komik bir vahamet arz ediyordu.

Eh, şimdi umalım ki, Berkan’ın dediği gibi, yukarıdaki gerçek nihayet dank etsin de, kriz, onların kurduğu hayalleri tekrardan yıkan için ikinci bir "Demirperde" işlevi görsün!

***

ÖTE yandan, aynı "ulusalcılar"ın o "Avrasya" serabı da başlıbaşına bir hezeyandır.

"Demirperde" statükosunun yıkılışından beri istikrarsızlık yaşayan ve henüz yeni statüko doğuramayan dünyamızda, Avrupa ve Asya kıtalarını bütünleştiren bir kutup yoktur.

Çünkü her şeyden önce, böylesine afáki bir "Avrasya"ya dahil olduğu veya olacağı varsayılan bir Çin veya Hindistan açısından bile, yukarıdaki Rusya "stratejik odak" değildir.

ABD’yle mevcut kısmi çelişkilere rağmen Konfüçyüsçü bir kapitalist model seçmiş olan Pekin ana ufkunu Pasifik havzasına, yani Amerikan Kaliforniya’sına dönmüştür.

Daha önemlisi, Washington’un bütçe açığını haniyse tek başına finanse etmektedir.

Bu karşılıklı bağımlılık önümüzdeki orta-uzun vadede de geçerliliğini koruyacaktır.

Artı, steplerde büyük faaliyet gösteren sarı diasporadan ve sermayeden ötürü, Sibirya’yı "elden kaçırmak" korkusuyla, Moskova o Pekin’den sonsuz ölçüde işkillenmektedir.

ABD’yle zaten yakınlaşmış olan Yeni Delhi’nin "Rus kartı" ise tümden pragmatiktir.

***

İŞTE, başkasına ne kelime, bizzat Rusya’nın himmete muhtaç olduğunu iyi bilen Çin, Hindistan, vs. bizim "ulusalcılar" gibi hayal kurmadığından, yukarıdaki siyasetleri üretiyorlar

Onlar, olsa olsa "fasulyeden" ve táli bir stratejik güç saydıkları Moskova’yı alternatif, hayali bir "Avrasya"yı da seçenek addedecek ölçüde, akıllarını peynir ekmekle yemiyorlar.

O halde insaf eyleyin, soğuk ve totaliter steplerde bu akıllara sedá "seçenek"i (!) keşfetmek, kala kala, Batı’ya eklemli, NATO’ya üye ve AB’ye aday bir Türkiye’ye mi kaldı?

Tabii ki asla ama, hiç şüphesiz, "ulusalcılar"ın Rusya himmetine ihtiyaç duymasının çok ciddi ruhi ve ideolojik kökenleri var ki, bunu yarın işleyeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları