Paylaş
Siyaset lugatinde ‘odun dili’ denilen bir tarz vardır ki, bu ifade biçimi ne demek istediğini uzun uzun edebiyat sıraladıktan ve bin bir laf salatası yumurtladıktan sonra ıkına sıkına ve gayet kabız şekilde dışa vurur.
Yuvarla Allah yuvarla, ağzındaki baklayı döndürür dolaştırır ve meramını yarı gizli - yarı açık kelimelerle şöyle bir koyverir. Hemen konu değiştirir.
Adı üzerinde, ‘odun dili’ni anlamak için onu önce yontmak gerekir.
* * *
KOMUTLU dönüşümlerle iç bünyede asayişi korumak, dışarıya ise ‘kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ mesajını vermek amacını güden bu çetrefil dili, faşist cuntalardan teokratik devletlere, tüm totaliter yapılanmalar kullanır.
Ama işin esas uzmanı müteveffa Sovyetler Birliği ve onun ‘Leninci’ rahle-i tedrisinden geçmiş bilimum komünist veya kripto - komünist örgütler olmuştur.
Örneğin, eski ‘Pravda’ ‘sosyalist atılım’ sayesinde beş yıllık plandaki tarım hedeflerinin aşıldığına dair koca bir başyazı döktürdü, ancak sonlara doğru ‘ama bu zaferimiz barış içinde bir arada yaşama ilkesine sadık SSCB’nin ithalat da dahil kapitalist dünyayla tahıl ticareti yapmasına engel değildir' diye minik bir cümle mi iliştirdi, arif olan hemen anlar ki aslında rekolte çok berbattır ve Rusya o kış ekmek yiyebilmek için ABD'den buğday alacaktır.
Bu ‘odun dilini’ rendeyle yontan tercüman ‘Kreminolog’ payesini kazanır.
Yahut, ‘Pravda’yı üçüncü kümeden taklide çalışan ‘Aydınlık’ adlı varakpare seçim öncesi şöyle güçlüyüz, böyle tüylüyüz diye üst perdeden atmış olmasına rağmen takkeyi düşürüp keli gösteren sonuçlardan sonra konuya dair tek kelime yazmamakta ve havaya bakıp ıslık çalmaktadır, o zaman dank eder ki biçare Maocuların İP partisi bir önceki binde sıfır virgül sıfır küsüratlık sadaka oranı bile ıskalamış ve on binde sıfır virgüllük küsüratlara çuvallamıştır.
‘Odun dili’ kullanan bir yazıyı ve nutku anlamak için biraz marangozluk zenaatine vakıf olmak gerekir ki, testere ve rende, onu kesip yontabilesiniz.
* * *
ÖVÜNMEK gibi olmasın ama elimden epey iş gelir ve bu arada da marangozluk melekem gelişmiştir. Açıkçası, ‘odun dili’ni bayağı bayağı iyi sökerim.
Geçende elime PKK'nın yarı resmi organı durumundaki bir gazete geçti.
Yenilmez yutulmaz cinsteki bu tür yayınlardan ipucu edinmek için başyazı okumanın yeteceğini biliyorum, oflaya puflaya sonuna kadar kıraat ettim.
‘Odun dili’ ki, ne ‘odun dili’ ! Mübarek Afrika'nın en sert baobab ağacına yazılmış.. Benim usta kullandığım testere bile tercüme ederken köreliyor.
Girizgahta uzun uzun, Apo vukuatı ertesinde PKK'nın bölüneceğini öne sürenlerin heveslerinin kursağında kaldığı ve örgütün tek yumruk olarak ve dimdik ayakta durduğu anlatılıyordu. Buna mutlaka inanılması isteniyordu.
Fakat hemen ardında da İmralı'nın ‘savaş kes’ komutunu reddeden şiddet yanlısı fraksiyon ve militanlar zehir zemberek biçimde ‘fırçalanıyordu’.
Başyazı bunların derhal hizaya girmeleri uyarısıyla noktayı koyuyordu.
* * *
BARIŞÇI çözüm arayışlarını onayladığı için öz olarak olumlu bir gelişme !
Peki ama bu ne perhiz ne lahana turşudur ki bir yandan PKK'nın tek yumruk durduğu hakkında hamaset edebiyatı yapacaksın, sonra yine aynı yazıda ‘hizaya gir’ diyerek muhalif kanatların varlığını kendi ağzınla itiraf edeceksin.
Komünist salça bulaşmış bütün totaliter örgütlerin ortak ‘odun dili’ni kullanarak hem zevahiri kurtaracaksın, hem de değiştiğin mesajını ileteceksin.
Hayır, hayır, hayır !
‘Odun dili’ reddedilmediği müddetçe ne demokrat, ne de barışçı olunabilir.
Ancak rendeyle yontulduktan sonra anlaşılabilen bir lisan çözüm üretemez.
Kürt kökenli yurttaşlar ‘odun dili’ne baltayı en kökten indirip onu yere sere sermedikçe Kürt sorununun çözümünde fazla bir ilerleme kaydedilemez.
Paylaş