Paylaş
Cevabı içinde olan bu soruyu TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan telaffuz etti.
“Yok” diyen yanıtı Almanya gezisi sırasında vermekle de Batı’yı uyarmış oldu.
* * *
BAŞBAKAN’ın uyarısı doğru ve yerindedir!
Gerçekten de NATO’nun “ş-u a-n” için Libya’da işi yoktur ve olmamalıdır!
Gaflete düşüp Mağribi ülkeye “ilişmek” bir çuval inciri berbat etmek anlamına gelir. Böylesine bir gaflet ise ilkin, şimdiye dek esas itibariyle seküler – demokratik rotada ilerleyen Arap Devrimlerinde teokratik – totaliter güçlerin ön plana çıkmasına zemin yaratır.
Tıpkı Irak veya Afganistan’da yaşandığı gibi onlara altın tepsi içinde fırsat sunar.
Sonra da yukarıdaki gelişmeye paralel olarak, yangına körükle gitmiş ve Müslüman Âlemde zaten mevcut olan Batı düşmanlığını biraz daha fazla nefrete dönüştürmüş olur.
* * *
ANCAK dikkat ettiyseniz yukarıda “şu an için” diye vurguladım.
Çünkü bundan bir hafta önceki durum sürseydi; yani Libya’da kan gövdeyi hâlâ götürüyor ve çöl meczubu ve şûrekası da hem katliamdan medet ummamaya, hem yabancıları rehin tutmaya hâlâ devam ediyor olsaydı bu kadar net konuşamazdım.
Bir müdahale durumunda sözünü ettiğim olumsuz faktörlerin aşağı yukarı yine aynen devreye gireceğini bilmeme rağmen yine de böylesine kesin bir “hayır” cevabı veremezdim.
İnsan hayatına verdiğim değerden ve Libya’nın da Somali’ye dönüşmesi kaygısından dolayı “NATO’nun orada ne işi var” gibi bir soru karşısında bin defa yutkunurdum.
* * *
YUTKUNURDUM ve de zaten hemen şunu hatırlatayım: Geriye dönüp bakarsanız, örgüt Genel Sekreteri Rasmussen’in görevi icabı ve doğal olarak yaptığı “operasyonel hazırlık” çağrısı hariç üst düzey hiçbir Batılı yetkili açıkça NATO harekâtı talep etmedi.
Bunu dobra dobra sadece iki kişi dile getirdi ki, her ikisi de geri plan şahsiyetleriydi.
Birincisi Avrupa Parlamantosu Yeşiller lideri Daniel Cohn–Bendit, nâm-ı diğer “Kızıl Dany”; diğeri ise AB Komisyonu eski İnsani Yardım Komiseri Louis Michel oldu.
Oysa bırakın “şahinliği” falan, bunlar “üçüncü dünyacı” ve “anti-Amerikancı” sıfatlarıyla ün salmış kimselerdir.
* * *
Irak’ta da, Afganistan’da da ABD’ye verip veriştirmişlerdir.
Yani “imdat” çağrısı yapanlar “sivil” ve “hümanist” duyarlılıklı kimlerdi ki, onların bu insani yaklaşımında “emperyalist ajan” keşfetmek öküz altında buzağı aramak olur.
* * *
FAKAT yine de başta dediğim gibi, kıyam şimdilik durduğuna ve Kaddafi sipsivri kaldığına göre “şu an” Libya’ya NATO harekâtı söz konusu değildir. Asla da olmamalıdır!
Aksi, gaflete tekabül eder. Hava denetimini ve silah ambargosunu hariç tutuyorum.
Ancaak, artık az bir olasılık olsa bile yarın durum değişir ve kan gövdeyi tekrar götürürse yukarıdaki ihtimali bütün artı ve eksileriyle bir defa daha düşünmek gerekecektir.
Her an değişen her yeni konjonktür ona uygun yeni tutum dayattır. Dayatacaktır da.
Üstelik geçmişte hüküm süren “iç işlerine karışmamak” mazereti artık bitmiştir.
Nitekim de Bosna, Ruanda, Kosova, hatta Somali örnekleri göz çıkartmaktadır.
O “iç işlerine karışmamak” kolaycılığı arkasına saklanıp ve hiç kılını kıpırdatmadan katliam ve kaoslara bön bön bakmak en az emperyalist müdaheler kadar “suç” unsurudur!
Dolayısıyla “NATO’nun Libya’da ne işi var” sorusu “şu an” haklıdır ama bu genel olarak “NATO’nun işi yok ve olmayacak” anlamında yorumlanamaz. Yorumlanmamalıdır.
Heyhat, Kaddafi’ler çıktığı müddetçe NATO’nun veya bir başka yaptırım gücünün yarın yine işi olacaktır ki, sorun o yaptırımın meşruluğunu ve ufkunu doğru ayarlayabilmektir.
Paylaş