Paylaş
AHİZEDEKİ paniklemiş sesimi duyan hekim randevuyu hemen verdi, yarın sabah erkenden sigorta hastanesinde kan testi yaptırtmaya gidiyorum!
Püf püf şeytan kulağına kurşun ve ağzımdan yel alsın, acep bende de lösemi belirtisi var mı diye...
Haklıyım tabii, eh elde mitralyöz muharebeye katılmadıysam da İgman Dağı senin, ‘keklikçi’ siperi benim, savaş esnasının Bosna'sında az mı sürttüm...
Ya ‘A-10’ uçaklarının Sırp tankları üzerine kustuğu mermilere dokunduysam? Ya uranyum tozu soluduysam? Ya o tozun bulaştığı papatyaları topladıysam?
Bu takdirde yandı gülüm keten helva ve aziz okuyucularım sizlere şimdiden vasiyetimdir ki, mezar taşıma ‘Amerikan emperyalizminin kurbanı’ diye yazıla!
* * *
YOK yok, insan hayatı bu, tabii ki işin şaka kaldırmadığının farkındayım.
Eğer Balkan'da hizmet vermiş NATO askerlerinde saptanan yüksek kan kanseri oranının nedeni uranyum çekirdekli ‘DU’ mermileriyse, durum çok vahim...
Hele hele, iddia edildiği gibi, Amerikan kurmayı Körfez Savaşı'ndan sonra ve ta 1991'den beri rizikoyu bilmesine rağmen mühimmatı Yugoslavya'da tekrar devreye soktuysa, o vakit tüm lanetlerim Yankee apoletlilerin üzerinde olsun!
Her halükarda da, gerçek anlaşılana dek bu mermilerin NATO envanterinden çıkartılmasını isteyen Avrupa ülkelerini destekliyorum. ABD artık hizaya gel!
Ancaaak...
* * *
ANCAĞI şu ki, zavallı askerciklerin mendebur lösemiden pat pat gitmesini uranyumlu mermilere bağlayan tez beni pek ikna edemedi! Edemiyor...
Çünkü, eğer tabiblerin varsaydığı gibi hastalık söz konusu madenin kırıntı tozlarının solunmasıyla bünyede kuluçka kuruyorsa, o zaman ilkin Sırp, Boşnak, Hırvat ahalinin kanserden kırılması gerekirdi. Zira onlar muharebe alanlarında İttifak neferlerinden çok daha fazla gezindiler. Hala da geziniyorlar...
Toz bu, her halde intikam almak için sırf NATO üniformalıları seçmeyecek!
Üstelik, yandım Allah eğer Çetnikler böyle bir şey saptamış olsalardı, pireyi deve yaparak ve bire bin katarak; örneğin bizim ülkemizde Miloseviç'in madamasının parasıyla beslenen rezil Maocuların ‘Karanlık’ varakparesini de kullanarak öyle bir yaygara kopartırlardı ki, cihan-ı alem ayağa kalkardı.
Duymadık... İşitmedik... Belgrad'dan bu yönde bir şamata sesi gelmedi...
Öte yandan, pahalı tungsten madeni yerine zayıflatılmış uranyumdan yapılan ve güçlü zırhları delmek amacıyla kullanılan bu ‘DU’ mermilerini ABD'den başka Rusya, Fransa, İngiltere, Çin, İsrail ve muhtemelen Mısır da üretiyor. Yine muhtemelen Türkiye de dahil, dünyanın yirmiye yakın ordusunda kullanılıyor.
Hadi diyelim ki Körfez ve Balkan hariç bunlar gerçek savaşta denenmedi...
Ama canlı tatbikatı, operasyon testi, envanter manevrası, şusu busu var, nasıl oluyor da şimdiye dek hiçbir ülkeden ‘kışla sendromu’ haberi gelmedi?
Dediğim gibi, kanser olaylarını mermilere bağlayan tez beni ikna etmiyor!
* * *
BİR de, dün bir doktorun ağzından bir şey işittim ki, çok ilgimi çekti.
Zayıflatılmış uranyumlu mermiyle kan kanseri arasındaki ilişkinin bugüne dek asla ispatlanamadığını söyleyen hekim, ‘acaba oraya gönderilen İtalyan, Belçikalı, Portekizli veya diğer ülke askerlerine ne tür bir karma aşı yapıldı ? Bu kokteyl aşının daha sonraki yan tesirleri biliniyor mu ?’ diye soruyordu.
Bence üzerinde fazlasıyla düşünmeye değer!
Her halükarda, başta belirttiğim gibi, işin aslı anlaşılana kadar ‘DU’ mermilerinin kullanımının yasaklanması talebini kesinkes destekliyorum.
Ama ‘Balkan sendromu’nun fos çıkması ihtimalini de gayet ciddiye alıyorum.
Bütün ordulardan askerlere şifa ve bütün mermilerden arınmış bir dünya...
Paylaş