Namuslu itiraflar

Ben ‘PR’ye önem veren bir patronum. Alaydan yetişme değilim ve gudubet bir yaratıkla cinsellik saçan bir katibe arasındaki farkın ofisime gelen müşteriler üzerinde yaratacağı etkiyi bilecek kadar mürekkep yalamışlığım var.Ben vakit nakittir ilkesine harfiyen uyan ve işi başından aşan çok ciddi ve çok meşgul bir insanım. Aylaklığa zaman ayırmak lüksüne sahip değilim. Açıklayayım. Bendeniz uluslarası alanda para ticaretiyle iştigal ediyorum.Konjonktür ve borsa izleyerek artık Çin mi olur Maçin mi olur, kim nerede ne kadar fazla faiz ödüyorsa oraya sermaye taşıyorum. Şurada fabrika mı battı, kelepir fiyata kapatıyorum. Orada iflas mı var, icradan önce damlıyorum.‘Ağırlama’ masraflarımı görseniz anlarsınız, pek çok yerde üst seviyeden dostlarım olduğundan rüzgarın hangi yönde eseceğini ilkin ben haber alıyorum.Kıskançların beni modern tefecilikle suçlamasına aldırmayın, dostlarımın sütten çıkmış ak kaşık olduğunu öne sürecek değilsem de gemisini kurtaran kaptan, geldiğim yeri biraz onlarla kurduğum sıkı ahbaplığa borçluyum.Üstelik, ben o Clinton denen fermuarı açık adamın encamını da izlemek zorundayım. Kalıbından kıyafetinden utanmaz bu ahlaksız Başkan'ın iki paralık aşiftelere orasını burasını emzirtmiş olması benim mesleki hayatımı yakından ilgilendiriyor. Fakr-u zaruret içinde sayılmasam dahi ekmek teknemle oynuyor.Herzelerin cümle alem önünde açıklamasından sonra New York tahtası düşecek mi, Asya krizinde uyanık davranarak Hong Kong'dan Londra'ya aktardığım hisse senetleri fire verecek mi, Sao Paolo'dan aldığım aksiyonlar endeks kaybedecek mi, bunları hemen öğrenmeliyim ki derhal strateji ve taktik belirliyebileyim.Bu arada parantez açayım, benim gibi muhafazakar ve yaradılıştan çekingen bir insanın kutsal aile kurumunu savunan Amerikalı savcı Starr'a tabii ki bir itirazı olamaz. Komünist döneği ve uçkur düşkünü bazı cibilliyetsizler Bill Efendi'yi sahiplense dahi, kuşkusuz böyle edepsiz bir adam teşhir edilmelidir. Lakin ben yine de Mister Kenneth Starr'ın biraz ileri gittiği kanaatindeyim.Bezirgan düşündüğümü sanmayın ama, yani etrafı bu kadar vaveylaya vererek biz beynelmilel iş dünyasını da hop oturttup hop kaldırmanın alemi var mıydı ?Allah sizi inandırsın, şu satırları yazdığım sorgulama gününün gecesinde hiç uyuyamadım. Wall Street ne tepki gösterecek diye dün gözümü kapatamadım.işte bu yüzden sabah ofise geldiğimde hemen sekreterime emir verdim ki odama bir televizyon yerleştirilsin de istediğim zaman ekrana göz atabileyim.Arapa sırada zapingleyerek durumun gidişatı hakkında fikir sahibi olayım.***‘EMİR verdim’ diyorum ama, aslında rica ettim desem daha yeridir. Zira sekreter demeye dilim varmıyor, asistanım hanım öyle bir afet ki ona buyurmak ne kelime, gönlünü edeceğim diye hep istirhamla konuşuyorum.O ne sütun bacaklar, o ne çıkıntılı popolar, o ne gülle göğüsler...Tamam, biraz kenar mahalle yosması kokuyor. Dolgun dudaklar da Lewinsky'yi andırıyor. Benim gibi yaşını başını almış bir aile babasının iştahı kabarıyor.Yine tamam, bilgiyazara çektiği kağıtlarda imla yanlışı yapıyor, randevu saatlerimi karıştırıyor, hep annesi hastalandığından da ikide bir izin istiyor.İmada bulunduğumda ise işveli bakıyor. Bende de hoşafın yağı kesiliyor. Önceleri böyle durumlarda ‘affedersiniz patroncum’ derdi şimdi İngilizce kursuna gittiğinden ‘boss’ diye hitap ediyor. Sonra ‘keep cool’ diye ekliyor.‘Keep cool’ diyen ağzını sevsinler ayol ve ‘Boss’un sana kurban olsun...***AH bu sekreter meselesi !.. Karımı yatıştırana kadar akla karayı seçtim. Zevcem, eski katibemi birden kapı önüne koyup onun yerine firmamda stajyer olarak çalışan şimdiki yardımcımı aldığım için bana etmediğini bırakmadı.Yok tüm mahremimi bilen - Karım ‘dalaverelerin’ diyor - sadık sekreterimi nasıl böyle atarmışım, yok bu hanım kıza stenosundan dolayı değil libidosundan dolayı istihdam yaratmışım, yok kırkından sonra azanı teneşir paklarmış...Anlayışınıza sığınıyorum. Tamam şu kadar yıldır aynı yastığa baş koyduğum ve çocuklarımım annesi kadındır ama yine de geceleri yanımda buz bir heykel gibi yatan ve cimnastik salonuna avuç dolusu para dökmesine rağmen giderek devanasına benzeyen bir hatun... Gündüzleri ise kızkurusu suratından düşen bin parça ve Con kikirik sıskalığıyla yarışan başka bir hatun... Çekilir mi ? Evet işte ilk kez itiraf ediyorum, O'nu gözüm gönlüm açılsın diye aldım.Hem ben ‘PR’ye önem veren bir patronum. Alaydan yetişme değilim ve gudubet bir yaratıkla cinsellik saçan bir katibe arasındaki farkın ofisime gelen müşteriler üzerinde yaratacağı etkiyi bilecek kadar mürekkep yalamışlığım var.Neyse, allem ettim kallem ettim ve hem konken borcunu silerek, hem de kaç zamandır dırladığı vizona göz yumarak kıskançlık krizlerini biraz yatıştırdım.Şimdi sekreterim ‘keep cool, boss’cum' dediğinde ruhum ferahlıyor.O hayasız Bill'in Monica'ya yaptırttıklarını düşündükçe de içim gidiyor.*** İŞTE, demin Clinton'un Kenneth Starr önündeki sorgulamasına biraz göz atmak için televizyonu açmıştım ki tam o sırada yine sekreterim içeri girdi.Ekrana baktı ve ‘Boss’cum, Monica'nın puro meselesini de anlattı mı' diye sorup afet dudaklarını ileriye doğru uzattı. Poposunu sallayarak dışarı çıktı.Nutkum tutuldu, kalbim attı ve lanet olsun, tek kelime cevap veremedim.Çaresiz işi gücü bıraktım ve ahlaksız Başkan'ın yediği haltları dinlemek için tamamen televizyonun karşısına oturdum. Yalandım da, yalandım...Sonra, şeytana uymamış ve harama uçkur çözmemiş namuslu bir adam olarak, Reuters'den borsaları da izlediğim bilgisayarda bu itirafları yazdım.
Yazarın Tüm Yazıları