Paylaş
Hem spor sayfalarında, hem de diğerlerinde “ulusal takım” ve “ulusal maç” ifadelerini kullanır oldu. Diğer bütün medyada geçerli olan “milli” sıfatını aniden tû kaka etti.
Ve tabii, bu “sözlüksel devrim” (!), “neo-ittihatçı-ulusalcı” kesimin temsilcisi durumundaki ceridenin tarihine de, meşrebine de, çizgisine de uygun düşüyor.
* * *
OYSA ilk bakışta ne kadar da ayrıntı, ne kadar da havaiyat gözüküyor değil mi?
Altı üstü “milli” kelimesi “ulusal”la değiş tokuş edilmiş. Dirhem fazlası yok.
Eh, aynı gazetenin zaten ezelden beri “öztürkçecilik” zaptiyeliğine soyunduğu ve onu okuyup kendini “aydın” ilân eden mütercimlerin devrik cümle ve uydurukçayla uyarladığı tv dizileri sayesinde de lisanımızın hadım edildiği düşünülürse, olayın üzerinde durulmayabilir.
Bıyık altından ve müstehsi bir tebessümle gülümsedikten sonra, “amaan, hala ‘Güneş Dil Teorisi’ hezeyanlarında yüzüyorlar. Ne halleri varsa görsünler” diye geçiştirilebilir.
Fakat ne kazın ayağı bu kadar basit, ne de terminoloji değişimi bu kadar masum!
* * *
DEĞİL, çünkü bizzat o “dil”in kendisi masum değildir! Olamaz da!
Olamaz, zira ister resmi dayatmacılıkla, ister gayr-ı resmi “alıştırmacılık”la olsun, herhangi bir dile kendi tabii evrimi dışında yapılan tüm müdaheleler mutlaka art niyet gözetir
Geri planında mutlaka bir hesap kitap, bir inlik ve bir hinlik vardır.
Ve bu “hinlik” özünde ideolojiktir. Düşünceyi yönlendirmek hedefini güder.
Çünkü insanoğlu ancak ve ancak, önce kelimelerin nesnel tanımları; sonra da onların nüansları, çağrışımları ve mecazları çerçevesinde düşünür. Tersi mümkün değildir.
Nihayetinde ise aynı tanım, nüans, çağrışım ve mecazlarla “kültür” oluşur.
Bunların tümü birden de hem o “kültür”deki farklı yelpazeleri tayin ederler, hem de fikri, dini, siyasi, felsefi plandaki eğilim, tercih ve derecelerin ipuçlarını sunarlar.
* * *
EVET öyledir ve nitekim, eğer aniden “milli maç” yerine “ulusal maç” diye yazmaya başlarsanız, paçayı ele verdiğinizin resmidir. Renginizi ortaya koymuş olursunuz
Ve bu paça öz itibariyle, asker postalına girmeye hazır paçadır!
Bu renk ise Ergenekon’a sıcak bakmaya amade renk körlüğüdür!
Eh aşikâr, “ulusalcı” kelimesi “ulusal”a hısım ya, buradaki esas hedefi futbolun ve sporun popülerliğini kullanarak ve sıfatı tekrarlayarak, kulakları sözcüğe alıştırmak oluşturur.
Amaç, “öteki” nefreti körükleyen o “ulusalcılık” ideolojisini sıradan kılmaktır.
Yani, sanki pek masumane bir “Türkçeleştirme” (!) işlemiymiş gibi, “milli maç” tabirinin “ulusal maç”a dönüştürmekle çok usta bir Ali Cengiz oyunu tezgâhlanmış olur.
Bilinçaltına, şu yeni bitme “ulusalcılık”ın, onunla akrabalığı hayli uzaktan olan klasik “milliyetçilik”le aynı şey olduğu fikri şırınga edilir ki, birincisi ikinciden adam apartabilsin.
Zaten bizimkilerin taklit ettiği bu tür kumpasların eski örnekleri de tarihte sayısızdır.
* * *
SAYISIZ ve ibadullahtır ki, roman istiyorsanız George Orwell’in “1984”ündeki “novlang” totalitarizmine, dilbilim istiyorsanız da Victor Klemperer’in Hitler Almanya’sı lisanını incelediği “3. Reich’in Dili” çalışmasına bakın, güdülen amaç hepsinde ortaktır.
Kurgudaki “Büyük Birader”in en temel anlamları dahi ters yüz etmesinden, Nazilerin “liberal” deyimini “liberalist” küfrüne dönüştürmesine, yukarıdakiyle benzerlik göz çıkartır.
Yani, fikri malum derviş, asla masum olmayan dilin kullanımıyla zikrini ele verir.
Ve siz de masum değilsiniz, kendinize güvenerek ama rakibe saygı duyarak “milli maç”ı kazanabilir, aksi takdirde “öteki” dehşetiyle “ulusal maç”ta hezimete uğrayabilirsiniz.
Paylaş