SON on yıldır AB medyasında şu türden haberlere hiç durmadan rastlayabilirsiniz.
"Doğu ve Merkezi Avrupa asıllı ’yolculuk insanlarının’ sebep olduğu vukuatlar?"
Ve işte,riyakar ve ikiyüzlü "siyaseten doğru" lûgatin daniskasıyla tanışmış oldunuz.
***
ÖYLE, zira buradaki "yolculuk insanları" deyimiyle tabii ki Çingeneler kastediliyor.
Ama doğru, sınır serbestisi ertesinde ve Bulgaristan’dan Çekya’ya uzanan coğrafyadan Batı’ya gelenlerin o "sebep olduğu vukuatlar", artık gerçekten illallah dedirtiyor.
Zaten her şehirde her kavşağı tutmuş dilencilerin Türkiye’yi zemzem suyuyla aratması bir yana, yankesecilik ve kapkaççılıkta şimdi Mağribi kökenlilerle şampiyonluğa yarışıyorlar.
Ancaak, tüm bunlara rağmen "Çingene" lafını ağzınıza almayacaksınız. Alamazsınız.
Peki, hadi aşağılama var diye bu kelimeyi kullanma da, bari "Roman" de be adam!
Hayır, yine aynı yafta yapıştırılır ki, "yolculuk insanları"ndaki tedbirden caymayın.
***
SEVSİNLER, sanki millet yuttu. Mahcup ifadeyi anlamaktan aciz kaldı.
Sanki, şimdi kapısına bacasına çifter kilit vuran; çantasını, cüzdanını, telefonunu en mahreme gizleyen; tenha vakitte metroya, tramvaya, otobüse binmekten ödü kopan yerli ahali hepten ahmak, aptal ve cahildi de, "Doğu ve Merkezi Avrupa asıllı yolculuk insanları" bilgiçliğinin arkasında Çingenelerin değil, uzaydan gelmiş Merihlilerin kastedildiğini sandı.
Ve de tabii, sanki bizzat Çingeneler bu sayede havaya bakıp ıslık çaldı.
***
İMDİİ, ben ki o "siyaseten doğru" riyadan nefret ettiğim için "Roman"ı bile ağzıma almadan dobra dobra "Çingene" derim, fakat aynı zamanda da, hayat neşeleri; adı üstünde "bohem" tarzları ve olağanüstü müzik duyarlılıkları nedeniyle Çingeneleri sonsuz severim.
Ama söz konusu sevgi yukarıdaki olguları saptamamı ve Çingenelerin çoğunluk olarak bir "etno-sosyolojik" sorun oluşturduğu gerçeğini vurgalamamı engellemez. Engelleyemez!
Çünkü tamam, tabii ki onlar her yerde ve her zaman dışlandılar. Hor görüldüler.
Ancak, bundan bizzat da sorumlu değiller mi? Kendileri sütten çıkmış ak kaşık mı?
Bizim coğrafyalarda en az bin yıl mazisi olan Çingeneler eğer bu upuzun sürede hala yaşadıkları toplumlarla uyum sağlamadıysa, bu, sırf yukarıdaki dışlamayla açıklanabilir mi?
***
ASLA! Nitekim, yakın tarihle sınırlanırsak, komünizm şuydu buydu ama bedava konut dağıtmaktan, ilkokuldan üniversiteye "pozitif ayırımcı" kontenjan sağlamaya, özellikle Çekoslovakya ve Macaristan kendi Çingenelerini "yoğurmak" için büyük imkán sundular.
Aynı şey bugün de AB’den oluk oluk akan krediler aracılığıyla yapılmaya çalışılıyor.
Oysa, "modern"i reddeden o Çingeneler hayat tarzlarından; "geleneksel toplum"un adetlerinden caymadıkları içindir ki, yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar misali, dışladıkları oranda dışlandılar ve dışlandıkları oranda da dışlıyorlar. Gerçek budur.
Ve, "siyaseten doğru" lûgatin "yolculuk insanları" sahtekarlığına başvurmadan bunun Çingenelere özgü ve tabii ki genetik ve biyolojik d-e-ğ-i-l; ama "etno-sosyolojik",yani "kavmi-içtimai" bir olgu olduğunu söylemem, benihiçbir şekilde "ırkçı" kılmaz!
Tıpkı, istatistiki olarak Türkiye’deki töre cinayetlerinin Kürt aidiyetten insanlarımızı kapsadığını yine "etno-sosyolojik" açıdan saptamakla, asla "ırkçı" olamayacağım gibi!
Veya tıpkı, çoğunluğu "Sevr kompleksi"yle kıvrandığı için Türklerin "paranoyak" olduğunu ha bre tekrarlamakla, kendi "ırk"ıma (!) karşı da "ırkçılık" güdemeyeceğim gibi!
Çünkü, tamamen "modernite"yle ilgili olan bütün bu sorunlar hücre formülümüzde veya kan grubumuzda değil toplumsal hafızalarımızda yazılıdır ki, salı günü değineceğim.