ON yedi yaşında bir Leh Yahudisi olan Herschel Grynzpan 7 Kasım 1938 akşamı, Paris’teki Nazi elçiliğinde ikinci kátip Gustav Von Rath’ı tabancayla öldürdü.
Gerekçesini de, Almanya’da mezálime uğramış ailesinin öcünü almakla açıkladı.
Gerisi yakın tarihe "kristal gecesi" olarak geçmiştir.
* * *
ÇÜNKÜ, zaten böyle bir fırsat kollayan Hitler iktidarı suikasttan üç gün sonra S.A. milislerini seferber ederek, Cermen devleti sathındaki Musevilere karşı pogrom düzenledi.
Yaklaşık yüz kişi öldürüldü; hemen bütün sinagoglar kundaklandı ve Davudi yıldız kökeninden inen insanlara ait onbinlerce ev, dükkán, mağaza, mezar talan edildi.
Nitekim, söz konusu talan sırasında etrafa yayılan cam ve vitrinlerdeki "şairanelik"ten (!) dolayı, "kristal gecesi" tanımının vaftiz babalığını dabizzat Naziler yaptı.
Ancak tabii, aynı Naziler bu dehşeti "halkın suikaste karşı galeyanı" diye sundular.
Sonra, ertesi sabahtan itibaren, soykırımın ilk habercisi olarak 20-30 bin Yahudi toplama kamplarına gönderildi. Almanya’yı terketmeleri için, gözdağı daha da yoğunlaştırıldı.
Gidemeyenlerin zaten sonsuz sınırlı vatandaşlık hakları ise sıfıra indirgendi.
Grynzpan suikastı, Yahudilerikolektif biçimde cezalandırmak için bahane yarattı.
* * *
OYSA, yukarıdaki tür "adalet" (!) uygulaması çok büyük bir "cü-rüm" oluşturur.
Zira, gerek devletler, gerekse uluslararası hukuk açısından tek bir ilke geçerlidir:
Suç ve onun cezası "bireysel"dir! Kimsenin "diyet borcu" başkasına ödetilemez.
Dolayısıyla da, kolektif ceza vermeye kalkışanın bizzat kendisi "suç" işlemiş olur.
Ve, teşbihte hata olmaz, İsrail bugün Nazi Almanya’sınınkine benzer o "suç"u işliyor.
* * *
EVET öyle, çünkü Filistinli eylemcilerin İsrail ordusunda onbaşı Gilad Şalit’i rehin almasından sonra Siyonist devlet tarafından Gazze’de başlatılan ve mazlum halkı kolektif biçimde cezalandıran "Yaz Yağmuru" harekátı; suikastçinin Yahudi kimliğini fırsat bilen Hitler’inMusevilerine karşı düzenlediği "Kristal Gecesi" pogromunu çağrıştırıyor.
Bu ne cüret ve bu ne fütursuzluktur ki, Ehud Olmert hükümeti aradan geçen atmış seneye rağmen, dünyanın gözlerinin içine baka baka ve sırf devletler hukuku açısından değil, "savaş hukuku" açısından da aleni suç işlemekten çekinmiyor.
O "savaş hukuku" ki, kolektif sorumluluğu ve kolektif cezayı kesinkes yasaklar!
* * *
OYSA, bunu hiçe sayan İsrail kumsaldaki masum sivilleri öldürmekten veya meşru Filistin Otoritesi hükümeti üyelerini tutuklamakla yetinmediği gibi, elektrik santrallarından su tesislerine; gıda kooperatiflerinden yol güzergáhlarına, her bir şeyi tarûmar ediyor.
Zaten dehşet mahrumiyet içindeki bir ahaliyi, maceraperestlerin rehin eyleminden dolayı bir bütün olarak cezalandırmaya kalkışıyor.
Ve aynı İsrail, "yaz yağmuru" değil "yaz kábusu" olan vecürümkategorisine giren bu vahşi saldırının Şalit’i "kurtarmak" (!) için gerçekleştirildiği mavalını küláhıma anlatsın.
Nazilerin "Kristal Gecesi"ni Grynzpan suikastine "halk galeyanı" diye açıklaması ne kadar doğruysa, Siyonist devletin şimdiki bahanesi de ancak o kadar doğrudur ve nokta!
* * *
HALBUKİ bunun sonu yok ve artık tümden kaba kuvvet stratejisi benimseyen İsrail’in bu politikası Filistinliler arasında daha çok fanatik ve daha çok "desperados" üretiyor.
Başka bir deyişle, "kolektif ceza" geleceğin "kolektif fedai"lerini yaratıyor.
Artı, anti-semitizmdenilen iğrenç Yahudi düşmanlığında Hitler’in farklı varyantlarını yaratıyor ki, "Yaz Yağmuru" aslında yeni "Kristal Geceleri"nin kábusu üzerine yağıyor.