Paylaş
Efendim, eh işte karınca kararınca, sağda solda birikmiş üç beş kuruşum var ve ölmeden önce kendi afili yatımda sefa sürmeyi mutlaka kafaya taktım.
Dolayısıyla, epeyden beri bu kafayı çalıştırıp, şu üç beş kuruşu en kısa yoldan üç beş milyon dolarcığa çevirebilmenin yollarını arıyorum.
Malum şimdi ‘bilişim çağı’ yaşıyoruz; ve yine malum, programcısından internetçisine kadar söz konusu çağa ayak uydurmuş tüm firmaların yıldızı en yukarılara yükseliyor, ben de yeniliklere açık bir insan olarak dedim ki, bari paracıklarımı böyle bir firmaya yatırayım da, bir koyarsam on alayım....
Fakat rizikoya girmem, her gün mantar gibi biten o tıfıl ve ne idüğü belirsiz şirketlerden aksiyon alacak değilim. Sermayeyi kediye yüklemem.
Herkes biliyor, işinde en eski ve en kurt olan anlı şanlı Bill Gates var!
Şırak klavye başına oturdum ve internet aracılığıyla, New York'taki yeni teknolojiler borsası ‘Nasdaq’a bol miktarda ‘Microsoft’ kağıdı ısmarladım.
Keka, artık tatlı hayal kuruyorum ki, kısa süre içinde yatımın güvertesine uzanıp Filipinli hanım kız kamarotumun elinden buzlu içki yudumlayacağım...
* * *
SONRA, rekabeti önlediği için ‘Microsoft’ hakkında soruşturma açılacağı ve Bill Gates'in cezalandırılabileceği şaiyası yayıldı. Pek aldırmadım.
Tamam, ‘kapitalizm cenneti’ addedilse de Amerika'nın sağı solu belli olmaz ama, eh koskoca bilişim devinin de kellesini kopartıp ABD ekonomisinin bindiği dalı kesecek değiller ya... Benim hisse senetleri kapı gibi yerinde durur...
Fakat o ne, pazartesi ikindi vakti radyo ajansını dinliyorum, şom ağızlı spiker, Thomas Penfield Jackson adlı bir hakimin ‘Microsoft’ kumpanyasını suçlu bulduğunu ve tekelcilik davası açtığını söylemez mi !
Mal canın yongası, eteklerim bir tutuştu, pir tutuştu...
Farkındayım, şimdi ‘Nasdaq’ borsasında endeks balıklama dalacak ve ‘kraş’ denilen o kabus düşüş yaşanacak.
Geçtim endamlı yat hayalinden, kumbaramın paracıkları da pul olup uçacak.
Bre Mister Thomas sana ne, işte herkes gayet memnun ki cihan-ı alem hep Bill Gates'in programlarını kullanıyor. İşgüzarlığın alemi mi var !
Kulağım CNN'de internete saldırdım. Zararın neresinden dönersem kardır hesabı, punduna getirdiğim an benim kağıtları hemen elden çıkartıyorum.
Gerisiyle kafa şişirmeyeceğim, saat farkından dolayı bu iş salı gecesine dek sürdü. Okyanusa batan yatıma mı, kül olan servetime mi, yoksa yaşadığım strese mi ağlayayım ? Sen sağ ben selamet, dehşet zararla defteri kapattım.
Şimdi, bir yandan Jackson'a beddua okuyorum, bir yandan da elimde kalan son parayla Fin bilişimci ‘Linux’ün aksiyonlarını mı alsam diye düşünüyorum.
* * *
TAMAM tamam, inanmassanız, inanmayın... Zaten, benim yukarıdaki hikayeyi uydurmuş olmam veya olmamam bir şeyi değiştirmiyor, çünkü olayın özü bu !
Başka bir deyişle, daha taşlarını yerine oturtamayan dünya nasıl siyasi planda on yıldır istikrarsızlık yaşıyorsa, bu olgu iktisadi açıdan da geçerli.
Evet ‘küreselleşme’, ‘yeni teknolojiler’, ‘bilişim çağı’ genel tandansı oluşturuyor ama bunların rodajı henüz bitmedi. Müthiş dinamik aynı zamanda müthiş bir kaosu ve müthiş bir kırılganlığı da beraberinde getiriyor.
Özellikle ‘yeni teknolojiler’ ekonomisinde varsayımla belirlenen kıstaslar çoğu kez nesnel gerçekle çelişiyor. Hakettiğinin üstünde prim yapıyor.
Ne zaman ki ya gerçek netleşiyor, ya da ‘Microsoft’ türü bir vukuat ortaya çıkıyor, bu defa tam tersine, dün baş tacı edilen bugün derhal ayağa düşüyor.
Oysa, her şey iki aşırının ortasında ! Ne ‘tahta’nın yapay tavanında, ne de borsanın panik ‘kraş’ında... İstikrarı belirleyecek olan sentez sonucunda.
Ve, dünyamız politikada ve ekonomide de böyle bir sentezi yakalayana kadar bendeniz size daha çok yat hayali ve çok borsa ‘kraş’ı uyduracağım...
Paylaş