Paylaş
Nitekim başlık dâhil dünkü “Hürriyet”te yayınlanan yazısının tümünü, yine haddini bilmeyerek “liberal amca” diye ti’ye almaya kalkıştığı bendenize ayırmış...
Çünkü malûm, cumartesi günkü makalemde CHP’li kadınların hilafetin ilgasını kutlamak için çarşaf yırtmasını eleştirmiştim. Mert de buna pek öfkelenmiş.
Lâfın altından girip üstünden çıksa da ideolojik olarak laikçi dudulara avukat kesilmiş.
İKİ defa sevindim. İlki şundan kaynaklanıyor: Genel gazetecilik etiği aynı müessese çalışanlarının isim vererek ve polemist üslûp kullanarak birbirleriyle “dalaşmasını” (!) hoş karşılamaz. Bu satırlar yazarı da söz konusu mesleki ahlâka ezelden beri riayet etti.
Ancak mademki bir süredir “Hürriyet”te yazan Nuray Mert çizgiyi aştı, eh müsaade buyurun da bundan böyle benim kalemim de armut toplamasın.
Tahrifat ve yalan yok ama sivri dil bende de var, şimdi meşru müdafaa hakkım doğdu.
Zira Mert’in “liberal amca”ya “çakmasından” (!) sonra, yukarıdaki meslek etiğine saygıdan ötürü hanidir yiyip yutmak zorunda kaldığım şeyleri artık ben de söyleyebilirim.
“Kozmetik hanımabla”nın “demokratlık” (!) makyajını şöyle güzelce silebilirim.
Sahne ışıkları altında kalmak ihtirasından kaynaklanan ve eh işte, “Şark’ta muteber” münevveranla sınıf atlamak için yanıp tutuşan vasatlık dalkavuklarının gözünü boyayan o sözümona “aykırılık”ın (!) aslında çok hamarat ve çok oportünist bir statüko yamacılığına tekabül ettiğini dobra dobra yazabilirim ki, bu imkanı sunduğu için kendisine müteşekkirim.
* * *
MERT’in saldırısını niçin lütuf addettiğime ve neden ikinci defa sevindiğime gelince!
Halep oradaysa arşiv buradadır, “kozmetik hanımabla”nın 14 Şubat 2006 tarihli “Radikal” gazetesinde bana yönelttiği hakaretleri virgülüne dokunmadan aktarıyorum:
“Tabii ne acıdır ki, ortalık kör cahil dolu. Bunlardan biri geçenlerde (Türkiye’nin en büyük gazetesinde) ‘Yeni Şafak’ gazetesinde çıkan İbrahim Karagül imzalı ‘Batı Müslüman Soykırımına Hazırlanıyor’ başlıklı yazıyı parmağına dolamış. Okuduğunu anlamaktan aciz adamlar yazar - çizer diye ortalıkta dolaşırsa, olacağı budur. (?)
Bunlar, hasbelkader öğrendiği dille Batı basınını magazin düzeyde takip edecek birikime sahip, devri geçmiş Üçüncü Dünya ‘entellektüel’lerinin kavrayacağı şeyler değil.
Asıl sorun, bu tip adamların hala fikir yürütme iddiasıyla ortam bulmaları; sululuk ve hakaret karışımı hezeyanlarını yazı diye yutturabilecekleri köşeler bulmaları.
Bu türden adamları ciddiye almamak onlara meydan veriyor, o nedenle her seferinde cevaplarını alıp yerlerini hatırlamalarında fayda var”.
* * *
İMDİİ, işte ikinci sevincim de yukarıdaki “haddini bildirme”den kaynaklanıyor ya!
Bakın, hem CHP’nin “laikçi teyzeler”ini, hem de Batı düşmanı “İslamcı ulusalcılar”ı aynı anda kollamayı beceren “kozmetik hanımabla” o “kör cahil”i, o “aciz adam”ı, o “magazin entelektüel”ini yine “ciddiye almış” ve bendenize “yerini hatırlatmış”.
Eh bundan daha büyük bir ihsan ve daha büyük bir lütuf olabilir mi?
LÂTİFE bir yana, o kadar da değil Nuray Mert! Yiyip yutmanın bir sınırı var!
Ehil kişi kimin kim olduğunu bilir ve hakaret bir seviye meselesidir ama evvel Allah, karşındaki çetin ceviz “Şark’ta muteber” müritlere ve vasatlık dalkavuklarına benzemez.
Şirretliğe, tahrifatçılığa ve sol gösterip sağ vuran oportünistliğe pabuç bırakmaz.
Dolayısıyla, dünkü “liberal amca” yazısı başta, yarın “kozmetik hanımabla”nın makyajını şöyle iyicene bir sileceğim ki, bakalım ortaya nasıl bir çehre çıkacak?
Paylaş