Kedi boşanması

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Kedinin yeni mekanında mutlu olup olmayacağına dair soruşturma başlatmadan ensesinden tuttuğum gibi sepete koydum. Miyavlarmış vız gelir, ikramiye olarak da kalan mama konservelerini, tüy fırçasını ve çiş kutusunu verdim.Sen sağ ben selamet, dediğim gibi çadalozdan tek bir celsede boşandım.

Kedi, sepet havası ! Yallah ! Evet evet, öyle yan gözle bakmaya yeltenmeyin, birazdan açıklayacağım ve mutlaka anlayışla karşılayacağınız nedenlerden dolayı bin yıldır kahrını çektiğim ve meymenetsiz suratına tahammül ederek aynı yastıkta ihtiyarladığım mahluktan bir celsede boşandım. Tırmıklı yaratıkla olan izdivacıma son verdim.

Hemen sadede geleyim...

* * *

BİLİYORSUNUZ, metazori ev değiştirdim. Malum kediler efendilerine değil mekanlarına sadık olduklarından da, ben taşınma sürecinin korkunç külfetiyle boğuşurken hayvan zaten altı üstüne karışmış yeni daireyi yadırgamasın diye bütün iyiniyetimle onu yatak odasına kapattım.

Kapıyı etraf biraz hale yola girdikten sonra açmayı düşündüm.

Mamasını eksik etmedim ve kumunu muntazaman temizledim.

Hatta, gece saatlerinde yorgun argın yastığa baş koyduğumda, eh onun da sevgiye ihtiyacı var, duvar sıvalamaktan ve taka tuka çakmaktan şimdilerde gerçek bir proleter avucunu andırmaya başlayan elimle yelesini okşadım.

Tuttu, durumu protesto etmek için yatağımın üzerine def-i hacet eyledi.

Doğru biraz payladım ama bu familya mensuplarının huyu suyu hakkında bilgi sahibiyim, şurdan şuraya gitmek nasip olmasın ki tek bir bedeni ceza vermedim.

Ne mokasen fırlattım, ne penaltı çektim. Yorganı temizlemeciye götürdüm.

Yaklaşık üç hafta bu şekilde yaşadık.

* * *

NEYSE, etraf biraz düzene kavuşur gibi oldu ve yeni eve taşınmışım ya küçük burjuva damarım tuttuğundan bir de taksitle ödenmek kaydıyla yeni kanape almışım, kapıyı sonuna kadar açtım ki hanımefendiyi teşrif buyursunlar.

Sağı solu kokladı, oraya buraya baktı, bildik eşyalara sürtündü ve epey bir zaman geçtikten sonra kanapeye kurularak yalanma faslına başladı.

Tamam, döşemesini lacivert ısmarladığım mobilyanın üzerine beyaz tüylerini öbek öbek bırakıyor ve buraya popo koyması muhtemel bazı refakatçilerin beni derhal kendileriyle kedi arasında kesin tercihe zorlamaları tehlikesi mevcut ama bu riziko zaten her zaman geçerli olduğundan öyle büyük tragedya yapmadım.

Bütün diplomatlığımla hem refakatçilerin tayyörünü, hem de koltuğun kumaşını fırçalayarak ‘modus vivendi’ bir uzlaşma sağlayabileceğimi düşündüm.

Hayvanın keyfi yerine geldiğinden ruh huzuruyla yatağa girdim ve o gece eski abajura elektrik tesisatının nasıl bağlanabileceğine dair değil, yeni refakatçilere yeni kanapede nasıl bordalanabileceğine dair rüya gördüm.

* * *

SABAH kalktım ve radyoyu açmak için salona girdim ki, Allah'ım bu ne ?

Kanapenin bana henüz iki üç defa oturmak nasip olmuş tarafı sucuk gibi sırılsıklam. Üstelik, üzerini pislik götürüyor.

Mendebur yaratık bir önceki protestosunu tekrarlamış ve mülkiyetine sahip olmak için daha beş koca taksit ödemem gereken mobilyanın canına okumuş.

Kaltak, neredesin ? Ben senin bokçubaşın mıyım ? Sende hiç insaf yok mudur ki daha basenimin anatomik şeklini bile almamış gıcır koltuğun ırzına geçtin ?

Önüne gelen nefaset mamaya mırın kırın edersin, keyfin istediği takdirde kendini okşatmaya tenezzül buyurursun, pasaklı tüylerinle temiz pak refakatçilerimi kaçırırsın, hadi bunların hepsini bugüne kadar sineye çektim, şimdi bir de yepyeni salonumu köprü altının umumi helasına çeviriyorsun !

Yetti ki yetti, ben bunun hesabını sana çok pahalı ödeteceğim.

* * *

YETTİ dedim ve teoriyi derhal pratiğe uyguladım.

Sanmayın ki kepazeye el kaldırdım. Ne tekme savurdum, ne fiske vurdum.

Ortalığı toparlamaya gelen kadıncağız sözünü etmişti, gittiği evlerden birinin sahibesi kedi arıyormuş. Telefon numarasını aldım ve ahizeye yapıştım.

Öğlene kalmadan, elinde özel sepet, geçkince bir hatun kapıyı çaldı.

Yaratığı görür görmez deli divane oldu. Ben de hiç lafı uzatmadım.

Kedinin yeni mekanında mutlu olup olmayacağına dair soruşturma başlatmadan bunu ensesinden tuttuğum gibi sepete koydum. Miyavlarmış vız gelir, ikramiye olarak da kalan mama konservelerini, tüy fırçasını ve çiş kutusunu verdim.

Sen sağ ben selamet, dediğim gibi çadalozdan tek bir celsede boşandım.

Zavallı kanapenin döşemesini de temizlemeciye götürdüm.

* * *

ARAMIYOR muyum ?

Bu sizi ilgilendirmez !

Ama galiba kedilerden ayrılmak refakatçilerden ayrılmaya benziyor.

Kanapelerin boş kalan yerleri insanın gözüne batıyor ve onların üzerinde oturmuş veya yalanmış olanların hayaleti bir müddet orada kalıyor.

Sonra mı ?

Sonrasını bilmiyorum, kediden boşanalı henüz çok zaman geçmedi...

Yazarın Tüm Yazıları