Paylaş
Hiçbir zaman uluslararası arenada bu kadar tecrit olmamıştı. Hiçbir zaman dostlarını bu denli yitirmemişti. Hiçbir zaman da böylesine imaj erozyonuna uğramamıştı.
Ve meheldir diyorum, çünkü bütün her şeyin yegâne sorumlusu bizzat kendisidir!
İLKİN, Davudî yıldızlı ülkenin pazartesi sabahı uluslararası sularda insani yardım teknelerine saldırması ve refakatçi sivilleri katletmesi aslında bardağı taşıran son damla oldu.
Zira, hadi daha eskilere çıkmayalım ama yukarıdaki “tecrit-yalnızlık-çirkinlik” sürecinin daha da evveliyatı var ki, bunu Obama’nın iktidara gelmesiyle başlatabiliriz.
Şu kesin, yeni Beyaz Saray kiracısı Ortadoğu’yu hâlâ esas gündeme dönüştürmemiş ve Kudüs’e yönelik ciddi uyarılarda bulunmamış olsa bile yine de, İsrail’le külahları değişti.
Manzara ortada, Bush dönemi Washington’unda at koşturan o “neo-con” ve ultra-Siyonist akıldâneler artık ıskartaya çekildi. Boruları yönetim kademesinde ötmemeye başladı.
Nitekim unutmayalım, aynı Barack Obama’dan “fırça yediği” içindir ki Binyamin Netanyahu şu kadar zamandır Birleşik Amerika başkentine gitmiyordu veya gidemiyordu.
İlk gezisini dün başlatacaktı ama, eh demek “kısmet değilmiş”(!), Akdeniz’deki son “vukuat” ertesi ziyaret yine suya düştü ve hazret Tel-Aviv’e geri dönmek zorunda kaldı.
ÖTE yandan, Türkiye’de yankı bulmadı ama ABD’nin İsrail’le kendisi arasına derin mesafe koymakta olduğunun diğer çok önemli bir göstergesine geçen cuma günü tanık olduk.
Yahudi lobisinin tüm itirazlarına rağmen, New York’ta 189 ülke tarafından onaylanan “Nükleer Silahların Yaygınlaşması Antlaşması”nı (TNP) Birleşik Devletler de, imzaladı.
Söz konusu antlaşma Ortadoğu’daki bütün uranyum çekirdeği tesislerinin, stokların ve alımların özel bir BM komitesince denetlenmesini öngörüyor.
Üstelik, Kudüs’ün de imza atarak genel yaptırımları kabullenmesini talep ediyor.
Başka bir deyişle, İsrail’in itiraf edilmemiş “atom tekeli”ne “çomak sokuyor” (!).
WASHINGTON’un yukarıdaki yeni tavrı Siyonist Devlet’te dev bir şok etkisi yarattı.
Öyle ki hem Netanyahu küplere bindi, hem de derhal yapılan açıklamada “TNP”nin kabul edilmeyeceği duyuruldu. “BM Ortadoğu’yu bilmiyor” diye de üst perdeden atıldı.
Dolayısıyla, New York’taki bu “Yankee kalleşliği”nin (!) gerek İsrail diplomasisi, gerekse kamuoyu tarafından, önceki sabah gerçekleşen “Mavi Marmara vukuatı”ndan bile daha vahim bir gelişme olarak algılandığını söylersek, fazla yanılgıya düşmüş sayılmayız.
Ve nihayet, Davudî yıldızlı korsanlığı kınayan ve bağımsız bir araştırma komisyonu isteyen önceki günkü BM Güvenlik Konseyi kararını Washington yine veto etmedi.
İsrail lehine kırk küsur defa “niet” demiş ABD pazartesi akşamı kılını kıpırdatmadı.
İşte bütün bunlar da Siyonist Devlet’e “hami”, “sebeb-i hikmet”, “ağababa” olmuş bir Birleşik Amerika’nın dahi artık “çömez”i mesafe koyduğunun göstergelerini oluşturuyor.
Artı, İsrail’in “tecrit-yalnızlık-çirkinlik” sürecine tuz biber etmekle kalmıyor.
EVET kalmıyor ve “dost hançeri” (!) paranoyasına bir de dogmatik Yahudiliğe özgü “seçilmiş kavim” mağrurluğu eklenince, o İsrail irrasyonel, mantık ötesi ve akibeti meçhul bir ileriye kaçışa; pervasız bir meydan okumaya; çıkışsız bir kısır döngüye sürükleniyor.
İsrail şimdi 62 yıllık tarihinde hiç olmadığı ölçüde ateşle oynuyor, çünkü cinnetinde yüzdüğü “tecritlik-yalnızlık-çirkinlik” üçgeninden ancak rasyonel akıl, insani hissiyat ve tabii ki Tevradî etik sayesinde kurtulabileceğini görmüyor ve de bilhassa, görmek istemiyor!
Paylaş