Paylaş
Binada bomba veya metroda dinamit, Moskova tedhiş psikozuyla titriyor. Sorumlunun adı da konmuş durumda: ‘İslami terörizm’!
Polis ve kamuoyu eylemlerin arkasında, Muhammedi bayrağı ve Şeri kitabı sallayarak savaş sürdüren Dağıstan ve Çeçenistan ayrılıkçılarını görüyor.
Çok uzak bir ihtimal olsa bile, Yeltsin'in olağanüstü hal uygulayabilmek için el altından provokatörleri manipule ettiğine dair şaiyalar da mevcut...
Velev ki bu komplo teorisi doğru olsun, özünde yine bir şey değişmeyecek!
Çünkü, saçı sakalına karışmış o meczup kılıklı ‘Müslüman Dağıstan lideri’ (!) ve diğer gerilla önderleri ekrana, ‘bombalarla tüm Rusya’nın altını üstüne getireceğiz' türünden sayısız açıklama yaptılar. ‘Cihad’ (!) haberi verdiler.
Şimdi reddetmişler kaç para eder, kışkırtma zeminini baştan hazırladılar.
Dolayısıyla, Rus halkının Kafkas Muhammedilere karşı duyduğu husumetin bugün ırkçılık ve zenofobya raddesine varması asla onaylanamaz olsa dahi, son tahlilde buna çanak tutan taraf Müslümanlık adına şiddeti putlaştıranlardır.
Moskova'nın yaşadığı ‘İslami terör’ psikozu da haklı temele oturmaktadır.
* * *
EVET, ‘İslami terör’ vardır ! Bir algılanış tarzı olarak vardır !
Kur'an'ın cevaz vermediği ve tedhişçilerin ‘desparados’ fanatikler olduğu iddiamız dünya kitleleri nezdinde bir şey değiştirmez. Değiştirmiyor da...
Çünkü, özdeki haklılık veya haksızlık tartışması şu an önemli değil burada belirleyici olan korkunç yöntem ve ilahi insan hayatına tecavüzdür, Afganistan'dan Cezayir'e ve Kafkas'tan Filistin'e çeşitli Müslüman gruplar vahşi şiddeti Allah adına sistematikleştirmektedir. Ayet okuyarak masum katletmektedir.
Özellikle inanç kültüründe Muhammedi olmayan yukarıdaki dünya kitleleri ise Taliban vahşetini, Kazba kıyamını, Endonezya talanını, Moskova katliamını altalta sıralamaktadır. Kaçınılmaz olarak da, kademeli biçimde İslam'ı önce fanatizm, daha sonra şiddet ve nihayetinde terörizmle özdeşleştirmektedir.
Üstelik, bu grupların sempatizan, taraftar ve ‘medyatik’ sözcüleri hal ve oluş tarzı itibariyle tüyler ürpertici görüntüdedir. İmaj dehşet salmaktadır.
Elinizi vicdanınıza ve kendinizi, İbn Rüşd hümanizmasını bilmeyen ve İsevi aidiyet taşıyan bir ‘sıradan Batı’lı'nın yerine koyun, kamera önünde ‘Cihad için şurayı bombalatacağım’ diye tehdit savuran ve manzarasıyla tiksinti veren bir Mağribi meczubu seyrettiğinizde, sonra da o bombanın Paris metrosunda patladığını duyduğunuzda, İslam hakkında nasıl bir düşünceye sahip olursunuz ?
Veya, mevlitte dua okuyan ama tabii ki yazın mayoyla denize giren laik ve özünde demokrat bir Türk kadının, tükürükler saçan o sefil Belediye Başkanını işittiği an, sonsuz insani bir refleksle, sırf hayat tarzını koruyabilmek için şeytanla ittifakı kabullenmesini hangi demokrasi adına haksız bulabilirsiniz ?
Evet inkarı yok, ‘İslami terörizm’ hem bedeni, hem de fikri alanda vardır.
* * *
POLİSİYE tedbirler hariç bu terörizmin üstesinden ancak, genelde ‘İslami kesim’ denilen ve Kitab'ın mesajını her türlü şiddeti reddederek ve demokratik çerçevede iletmek isteyen, kitlesel plandaki siyasi ve fikri akım gelebilir.
Boş hayal yersiz, ‘laik kesim’in aklı selim çağrısı yaparak ‘İslami terör’ taraftarlarını ikna edebilmek şansı sıfırdır. Bu, suya yazmak anlamına gelir.
Zira, söz konusu laikler zaten onların nezdinde ‘a priori’ zındıktır.
Nasıl, zeminde ortak bir dil ve kavram manzumesi bulunmadığından Müslüman sözcülerin apayrı bir mikrokozmosda yaşayan ‘Marksist terör’ gruplarını etkiliyebilmesi hemen hiç mümkün değilse, aynı şey karşıtı için de geçerlidir.
Dolayısıyla, en azından kaynak referans ve lisan paydası ortak olduğundan, ancak demokratik ‘İslami kesim’ totaliter ‘İslami kesim’i hizaya çağrabilir.
Çağırmak zorundadır da ! Dünya'da da, Türkiye'de de buna mecburdur...
İslam'ın fanatizm, şiddet ve terörle özdeşleşmesini durdurmak için!
Paylaş