"ULUSALCI - neo-ittihatçı" kesim, cahil cüretkarlığıyla şimdi de şöyle buyuruyor:
"Efendim, ’demokrat’ ve ’liberal’ geçinenler ’ilke’ olarak her türlü darbeye karşı çıktıklarını söylüyorlar ama, sakın inanmayın! İşlerine geldiği takdirde desteklerler".
Fesüphanallah!
* * *
EVET fesüphanallah, zira ilkin, sizlere kim bizim adımıza konuşmak hakkını verdi?
Daha beteri, yine bizim adımıza "ilke" yumurtlamak seláhiyetini nereden buldunuz?
Ama olsun, madem böyle bir halta heveslendiniz o halde hemen şu soruyu cevaplayın:
Tüm modern zamanlar tarihinde acaba hangi demokrat ve liberal teorisyen, her türlü müdahale, darbe ya da isyana "mutlak ilke" olarak karşı çıkılması gerektiğini söylemiştir?
Tek bir tane bulamazsınız, çünkü özgürlükçü demokratların "hariçten müdahaleler"i i-l-k-e-s-e-l olarak reddettiğine dair bir kural yoktur. Asla da olmamıştır ve olmayacaktır.
Tersine, o özgürlükçüler, demokrasiye yönelmesi kaydıyla ve kimden gelirse gelsin, mutlakiyetçiliğe, zulme, totalitarizme vs. karşı gerçekleştirilen her hamleyi desteklemişlerdir.
Desteklemek ne kelime, bizzat içinde olmuşlardır ve de barikatlarda can vermişlerdir.
* * *
NİTEKİM, bunun aksi düşünülemeyeceği içindir ki, örneğin 1815 Viyana Kongresi’nin köhne Avrupa monarşilerini tekrar meşrulaştırmasıyla taşan bardaktan sonra, bütün Yaşlı Kıta’yı sarsan ama genelde ákim kalan 1848 atılımına liberaller öncülük etmiştir.
Yoksa yukarıdaki uyduruk "ilke"ye göre, sistem dışı müdahaleyi prensipte reddedecek o liberallerin "aman legalist davranalım ve uslu oturalım" demesi mi gerekiyordu?
Yahut, Rus otokrasisini deviren 1917 Şubat İhtiláli demokrat Kerenski’yi iktidara getirdiğinde, eh çar da "meşrû" (!) olduğuna göre, Duma üyesi buna "hayır" mı diyecekti?
Veya, Hitler’e karşı düzenlenen Temmuz 1944 suikastı başarıya ulaşsaydı, karargahta bomba patlatıldığı ve failler muhafazakar militarist olduğu için, Alman özgürlükçülerin "biz pasifistiz ve karışmayız" diyerek kenara çekilmek gafletine mi düşmesi beklenecekti?
Ya da, Salazar’ı yıkan 1974 karanfil devrimini cunta gerçekleştirdiği için, Portekizli demokratların "asker varsa, biz yokuz" diye muhalif kesilmesi mi istenecekti?
* * *
HAYIR, hayır, hayır!
Asparagas teori uydurup bunu demokrat ve liberal özgürlükçülere maleden "ulusalcı - neo-ittihatçı" bezirgánlar yine yalan söylüyor. Ortada böyle bir "ilke" (!) milke yoktur!
Fakat ortada tabii ki kesin bir i-l-k-e-s-e-l-l-i-k vardır ve de aslında sonsuz basittir.
* * *
ÖZGÜRLÜKÇÜLER yalnız ve yalnız evrensel demokrasiyi kıstas alırlar. O kadar!
Yani, söz konusu kıstaslara göre meşrû ve hukuki addedilen iktidarlara, hükümetlere, rejimlere yönelik her türlü darbeyi, müdahaleyi, muhtırayı reddederler ve asla uzlaşmazlar.
Ancaak, eğer ortada böyle bir meşruiyet yoksa; yahut da sonra raydan çıkmışsa, ister askeri, ister sivil olsun, onu rotaya sokacağına inandıkları her türlü girişimi desteklerler.
Çünkü liberaller rasyonel aklın, dürüst ahlákın ve pragmatik siyasetin insanlarıdır.
Dolayısıyla, bırakın Hitler nazizmine karşı Prusyalı generallerle; Salazar faşizmine karşı Portekizli albaylarla ve İttihatçı diktotaryaya karşı "Haláskár Zabitan"la işbirliği yapmayı, eğer ceberutluğa karşı demokrasiyi ilerletecekse, şeytanla bile yatağa girerler.
İşte yegáne ve yegáne i-l-k-e budur ve gerisi láf-ı güzáftır!
Veya, 100. yıldönümünü kutladığımız 1908 İnkılábı’nı bile tahrif eden "ulusalcı- neo ittihatçı" kalpazanların, başta Prens Sabahaddin olmak üzere, "Jön Türk" demokratlara "darbeci" demesi gibi bir iftiradır ki, bunun ipliğini de salı günü pazara çıkartacağım.