İki ordu, tek cumhuriyet

EH makûs kaderim, madem ki Jandarma benim "fiş"ime "Fransız etkisindedir" diye mim düşmüş, o halde bari, çetele tutmak zahmetine katlananları mahcup çıkartmayayım.

Yani, ordu konusuna ilişkin genel parantezi de aynı Fransa’dan yola çıkarak açayım.

* * *

EFENDİM, söz konusu ordu o Fransa’da "dilsiz dev" diye adlandırılır.

Bu ifadeyle de, elinde mevcut bütün imkán ve potansiyele rağmen, cihet-i askeriyenin sivil hayata asla ve asla müdahele etmediği ve edemeyeceği vurgulanır. Neden mi?

Cevabı öğrenmek isteyen "apoletsiz generaller" şimdi kulaklarını dört açsın!

Hani o "apoletsiz generaller" ki, bir yandan nalıncı keseriyle yonttukları ve içeriğini bilmedikleri "cumhuriyetçilik" konusunda mangalda kül bırakmazlar, öte yandan da, "genç subaylar rahatsız" ve "Ergenekon’un hedefi TSK" vaveylasıyla orduya gaz verirler.

* * *

EVET, Fransız ordusu "dilsiz dev"dir! Çünkü, bu, bir "cumhuriyetçi kural"dır.

Aynı cumhuriyetçiliğin "nişanı asker alır, tetiği sivil çeker" ilkesinden kaynaklanır.

Yani, savaşın hedefi dahil, cumhuriyet rejimlerinde nihai karar daima siyasete aittir!

Diğer bir deyişle, zaten mutlaka politika dışı olan ordu, bir "uygulama pratisyeni"dir.

Buna karşılık, meşrûluğunu "cumhur"dan alan o politika bir "komut teorisyeni"dir.

Nitekim, "Bonapartizm" denilen ve "İhtilál-i Kebir"le çelişen kısa dönem hariç, táa 1789’den beri Fransız ordusu ne siyasete burnunu sokmuştur, ne de sokmasına izin verilmiştir.

* * *

ÖYLE ki, hükümet ve meclis 1. Harp’in en kritik anlarında dahi, mareşal rütbesiyle ödüllendirdiği ama sonra yetersiz bulduğu komutanları bile derhal azletmekten çekinmemiştir.

Ardından, 1961 Cezayir’inde ipini kopartan ve darbeye yeltenen General Salan ve şûrekasına karşı, de Gaulle’cisinden komünistine, bütün bir Fransız halkı seferber olmuştur.

Ásilerin muhtemel bir paraşütçü harekátı bu sivil mukavemet sayesinde önlenmiştir.

İsyankárlar daha anında tükürükle boğulmuş ve de hemen zindana buyur edilmişlerdir. Nihayet, dünyanın bütün demokratik ülkelerinde olduğu gibi tabii ki Fransa’da geçerli olan aynı tür bir "cumhuriyetçi teamül"ü hatırlatmak için, son bir örnek daha vereyim.

* * *

ÖNCEKİ hafta, ihmalkar bir çavuş Carcassonne şehrindeki kışla gösterisi sırasında kauçuk mermi yerine hakiki şarjör boşalttı. Cumhurbaşkanı Sarkozy de bunu duyduğu an, hiyerarşik sorumlu durumundaki Kara Kuvvetleri Komutanı’nın derhal "kellesini istedi".

Ve, aslında adamcağızın hiç suçu olmasa bile, "cumhuriyetçi teamüllere" riayet eden Orgeneral Bruno Cuche ertesi sabaha kalmadan, istifasını aynı Nicolas Sarkozy’ye iletti.

* * *

DEDİM ya, "Fransa etkisindedir" diye fişlendiğim için yazıyı bu ülkeyle sınırladım.

Oysa, yukarıdaki kural, ilke ve örneklerin aynen; háttá bazen çok daha fazlasıyla geçerli olduğu sayısız demokratik cumhuriyeti ve onların ordularını da sayabilirim.

Asla zırp pırt darbe yapmayan; asla ikide bir "andıç" ve "web" muhtırası vermeyen; asla, "milletin TSK yandaşı tepki göstermesi askerin doğal beklentidir" diye "çağrı" (!) yayınlamayan sayısız ve sayısız "cum-hu-ri-yet ordu"nun seçerelerini çıkartabilir.

"Cumhuriyetçiliğin anavatanı" o Fransa’daki ordu kadar "dilsiz dev" olacak ve dolayısıyla da, "cumhuriyetçi kural"a harfiyen riayet edecek bir TSK istiyorum.

Ne azı, ne fazlası ve de tabii ki, zaptiye bu yeni "hıyanet"imi de (!) fişime ekleyebilir.
Yazarın Tüm Yazıları