HATIRLAYACAKSINIZ, rahmetli Alparslan Türkeş 12 Eylül generalleri tarafından mahpusa tıkıldığında, ‘‘bizi buraya attılar ama, fikirlerimiz iktidarda’’ demişti.
Bunu biraz değiştirerek, ben de şunu söylemek istiyorum:
Kodese tıkılmasa bile ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’ sekiz yıl önce seçim hezimetine uğradı, fakat fikirleri hem Türkiye gerçeğini belirliyor, hem de ilkeleri iktidara yürüyor.
* * *
ÖYLE, çünkü o YDH politik bir kurum olarak ülkemizde ilk kez, rotasının‘‘olmazsa olmaz’’ eksenini özgürlükçü demokrasi, birey yurttaş ve sosyal liberal ekonomi hattında çizdi.
Sonra da, bilhassa Cem Boyner'in karizmatik ve medyatik şahsiyeti sayesinde bunları geniş kitlelere duyurmak imkanını sağladı. Ve Türkiye artık söz konusu rotada yürüyor.
Taktik ve teknik nedenlerden dolayı uğranan oy yenilgisi bu gerçeği değiştirmez.
Açın TBMM'de onaylanan ‘‘AB Uyum Yasası’’ pakedini, buradaki kararlar öz olarak ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’ programının ‘‘legal’’ yansımasından başka bir şey değildir.
Son iki - üç yılın siyasi ve iktisadi gidişatına geniş açıdan bakın, statükonun tüm engellemelerine rağmen esas yön YDH'nın öngördüğü doğrultudadır.
Ve tabii, somut şahsiyet itibariyle de, ülkemizin ‘‘flaş ismi’’Kemal Derviş, ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’nin ilk kurucuları arasındadır.
Evet sandık mağlubiyetine ve onun ardından gelen beyin ve kadro ‘‘atomizasyonu’’na rağmen ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’ tarihi misyonundaki birinci aşamada zafer kazanmıştır.
Artık da ikinci aşamaya geçmek zamanı gelmektedir.
* * *
BUNLARI, dünkü ‘‘Hürriyet’’te yer alan ve Malatya'daki bir düğün sırasında eski YDH'nınlider ve önderlerinden Cem Boyner, Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Etyen Mahçupyan, İbrahim Betil, Cengiz Erdoğan ve Ümit Fırat'ın 3 Kasım seçimleri ertesinde hareketi toparlamak için görüş teatisindebulunduklarını duyuran haberden dolayı düşündüm.
Aklın yolu bir, evet tam zamanıdır!
Pek çoğuna ikinci tekil şahıstan hitap ettiğim ve enseye tokat arkadaş olduğum eski ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’ yönetici ve kadrolarına buradan açık çağrı yapıyorum, haydi!
Zira, şimdi misyonun bir sonraki aşaması için kolları sıvamak dönemine girilmektedir.
Bu dönem de esas olarak oylama ertesi ortaya çıkacak tabloyla birlikte başlayacaktır.
Çünkü, sandık sonuçları ve kurulacak koalisyon ne olursa olsun, Türkiye'nin ‘‘öncü’’ ve ‘‘itici’’ işlev üstlenecek bir kurumlaşmaya olan ihtiyacı değişmeyecektir.
Başka bir deyişle, sekiz yıl önce misyonundaki ‘‘teorik motor’’ rolünü yerine getiren YDH bugün ‘‘pratik motor’’, daha doğrusu ‘‘uygulatıcı uyarıcı’’ misyonuna soyunmalıdır.
Bunun için hem ‘‘beyin takımı’’, hem de ‘‘kadro tabanı’’ mevcuttur.
Hatta, ülkenin geçirdiği olumlu evrimden ötürü bugün dünkünden daha çok mevcuttur.
Yeni YHD'nın gerçek bir siyasi partiye dönüşmek hedefini mi tutturacağı, yoksa bir ‘‘fikir kulübü’’ mü olacağı sorusunun cevabı ise henüz açıktır.
Bunun hem seçim sonrası konjonktürünün seyri; hem eski ve yeni ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’ mensuplarının ortak çizeceği strateji; hem de hepsi gerçek birey olduklarından kişisel ‘‘ego’’ları çok gelişmiş arkadaşlarımın biraz ‘‘kollektifleşebilme’’ oranı belirleyecektir.
Ama ‘‘fikir klübü’’ olsa dahi YDH misyonda ikinci aşamaya geçmekle yükümlüdür.
Çünkü, başlanan işi bitirmek Türkiye halkına karşı moral bir sorumluluktur.
Üstelik de, bu tür ‘‘fikir klüpleri’’nin bazen ülkelerin siyasi hayatlarına politik partilerden bile çok daha fazla damga vurduğunu ispatlayan örnekler sayısızdır.
O halde, ‘‘Yeni Demokrasi Hareketi’’, yeni Türkiye için haydi!