Paylaş
Ne gezer! Altı oklu kurumun önderi askeri komplodaki vehameti ağzına dahi almadı. Onun böylesine celâllenmesi sadece, savcılığa gönderilen ihbar mektubunda, darbeci subayların CHP’ye üye bazı şahıslarla da görüştüğü iddiasına yer verilmesinden kaynaklandı. Hayır efendim, bu iddia iftiranın daniskası mıymış ve partisinin alnı açıkmış. Eh, neticeyi tamamen es geçen CHP liderinin sırf Hatice’yle uğraşması karşısında da “Radikal” gazetesi artık dayanamadı ve “Yeter Artık Baykal” manşetini attı.
* * *
ÖNCE, her kitle örgütü gibi farklı mihraklar barından bir CHP bütününe; dolayısıyla da o mihrakların yandaşlarına Baykal’ın nasıl böyle kesin kefil olabildiğini anlamış değilim. Neyse, hem bu noktayı; hem de kimseyi zan altında bırakmamak için Bursa’daki sağır sultanın bile bildiği “dirsek temaslarını” geçip, meselenin ideolojik boyutuna değineceğim. Güven Partisi’ni biliyor musunuz ?
* * *
“ORTANIN solu” hareketine muhalefetten doğan ve Turhan Feyzioğlu liderliğinde kurulmuş olan bu parti isminin tam tersine,aslında bir “güvensizlik” partisiydi. Yani halka, demokrasiye ve sivilliğe gü-ven-siz-lik partisi! O GP ki, devleti fetiş, laikliği put ve sistemi ceberut kılan resmi ideolojinin en bağnaz temsilcilerinden oluşuyordu ve kökeni en derin CHP’ye uzanıyordu, Türkiye’deki her askeri darbe ve müdaheleye sivil kadro temin etti. Zaten daha gerçekleşmeden akıldaneliğini yaptı. “Sağ kemalist” de diyebileceğimiz bu kadrolardan aklıma ilk gelenlerini sayayım. Önce Nihat Erim, sonra da Ferit Melen 12 Mart 1971 cuntasına başbakan oldular. Kenan Evren 12 Eylül 1980 darbesinde Emin Paksüt’e kabine kurmasını teklif etti. Coşkun Kırca ise hem 12 Mart, hem de 12 Eylül anayasalarını kesti ve biçti. Yani, CHP’nin bağrında, hamurunda ve mayasında yoğrulan ve ona yıllarca ve yıllarca rehberlik eden bu “güvensizlik partisi” hep, ciheti-i askeriyenin ebedi güvencesini oluşturdu.
* * *
PEKİ, durum değişti mi? 2009 Kasımında durum farklı mıdır? Hem evet, hem hayır! Evet, çünkü dünya ve Türkiye değiştiği ölçüde, hâlâ ayak sürüyor ve hâlâ yayını altı okla atıyor olsa bile, CHP de belirli oranda değişmek zorunda kaldı. Kısmen demokratikleşti. Ben kendi hesabıma, politik demagojilerde kullanmak hesabı hariç, Deniz Baykal’ın dahi hiçbir askeri darbeye veya girişimine onay ve cevaz vereceğine inanmıyorum. Ama aynı CHP içinde bu onayı derhal verecekler olduğunu adım gibi biliyorum. Onay ne kelime, sivil kadro oluşturmak için balıklama atlayacaklar da ibadullah! Zaten de bunun içindir ki “değişti mi” sorusunu aynı zamanda hayır diye cevapladım.
* * *
HAYIR, çünkü o CHP bünyesindeki “güvensizlik partisi” bir damar, bir zihniyet, bir akım olarak sinsi varlığını bugün de sürdürüyor. Ne pes ediyor, ne de dobraca ortaya çıkıyor. Demokrasiye, halka ve sivilliğe tınmayan kesim, o “sağ Kemalist” GP güvensizliğini“sol Kemalist” “Yön-Devrim” güvensizliğiyle harmanlıyor ve “ulusalcı” telden çalıyor. İdeolojini barındırabileceği tek kitlesel parti olan CHP içinde “aportta bekliyor”.
Ve, iktidar fırsatı yakalamak için “ıslak” imzaları derhal kurutmaya en baştan hazır. Lâkin Baykal yine de müsterih olsun ve boşuna hiddetlenmesin. Zira pusu kurmasına çanak tuttuğu bu “güvensizlik partisi”nin gerçek foyası hiçbir zaman tam açığa çıkmayacak. Çünkü, “sivil kadro”ların teşhir olacağı yeni bir askeri darbe artık gerçekleşmeyecek!
Paylaş